Toplantıda eserin, 1938 yılında sanatçının ana dili olan Slovenceyle yazıldığına ve sanatçının ilk eseri olduğuna değinildi.  Ancak eserin II. Dünya Savaşı koşullarında yeterli ilgiyi göremediği hatta kimi zaman tehlikeli bulunarak satışının gizli yapıldığı bilgisine yer verildi. Sanatçının aradan geçen zaman diliminden sonra 1956 yılında romanını bir kez daha yayınladığı ifade edildi. Eserin, 1960’ta yazarın Yugoslav Yazarlar Birliği başkanlığına seçilmesiyle birlikte hak ettiği itibarına kavuştuğu ifade edildi.

Eserin konusu öğretmenlerin bakış açısıyla ve farklı yönleriyle değerlendirildi. Hasan Sabbah’ın, Alamut Kalesi’nin cennet bahçelerinin ve fedailerinin romanı olarak bilinen eser özellikle öğretmenlerin eserde altını çizdiği yerlerin paylaşımıyla kritik edildi.

Kitabın konusu kısaca şöyledir; Eser, Hasan Sabbah’ı, İsmaliye tarikatını ve bir dönemi anlatmaktadır. Hasan Sabbah Yemen taraflarından İran’a göç etmiş Şii bir ailenin çocuğudur. Genç yaşta Şiiliğin uç inançlarından olan İsmaliye mezhebini benimser. İyi bir eğitim görür ve İsmailî inancı yaymak için Şam’dan Horasan’a defalarca gidip gelir. 1091’de Hazar Denizi yakınlarındaki Alamut’u ele geçirir ve 3 yıl boyunca buranın hâkimi olur. Kaleyi ele geçirdikten sonra bir düzen kurar ve gençleri çok iyi birer savaşçı ve fedai olarak yetiştirir. Ancak bu gençler haşhaşın uyuşturucu etkisindedir ve her biri bir suikastçı olur. Öyle ki tarihte bu fedailerin suikastinden kurtulan olmadığı rivayet edilir.

Kitap değerlendirmesinin ardından Okuma Atölyesi, bir sonraki ay değerlendirmek üzere Nazan Bekiroğlu’nun Kehribar Geçidi adlı eserini belirledi.