İki yaşından küçük çocuklarda ağız ve burundan nefes alma sisteminin tam gelişmediğini belirten Prof. Dr. Ateş Kara; “2 yaşına kadar olan çocuklar asla ve asla maske takmamalı. Onlara yüz koruyucu ya da bebek arabalarında, pusetlerde olduğu gibi bir örtüyle korunacak şekilde hareket etmelerinin daha doğru olduğunu söylüyoruz. Bebeklerin korunması için yanlarına giderken yetişkinlerin maske takması çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.

Yaş gruplarına göre çocukların salgından korunması ve doğru maske kullanımına dair önemli bilgiler paylaşan Kara, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 5 yaş altındaki çocuklarda maske kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini ve 12 yaş üzerindeki çocukların kesinlikle maske takması gerektiğini açıkladı. Hastalık, 15 yaş üzerindeki çocuklarda yetişkinlere yakın bir ağırlıkta seyredebildiğinden bu yaş grubuna özellikle dikkat edilmesi gerekiyor.

Çocuklar virüsü alıyorlar ve bu virüsü bulaştırabiliyorlar ama hasta olma oranları düşük. Her çocuğun gelişimi farklı seyrediyor. Eğer çocuk belirli fonksiyonları kazanabilmişse, cümleyi uzun olarak kurabiliyor ve bu sırada da nefes alıp vermede sorun yaşamıyorsa, yemek yerken arada bir nefes almak zorunda kalmıyorsa, biz bunları fark edebiliyorsak o zaman artık bu çocukların maske takabileceğini, özellikle dış alanlarda kalabalık alanlara geçildiğinde maske takabileceğini söylememiz lazım. Biraz daha büyüdükten sonra da artık çocuklar çok rahat maske takabilirler. Bu yaşı da kabaca 3 ila 5 yaş olarak değerlendirebiliriz. O yaş grubunda maskeyi çok rahat takabilirler. 

Yaş büyümeye başladıkça, özellikle 12 yaştan sonra artık çocuklarda da hastalanma başlıyor. Özellikle de 15 yaşından büyüklerde virüs aynen yetişkinler gibi davranıyor ve neredeyse aynı oranlarda hastalanıyorlar. O bakımdan bu grupların hem kendilerini korumaları hem de çevreyi korumaları için mutlak ve mutlak sürekli maskeli olmaları lazım.”

Şikayeti ya da bulgusu olanın, bundan 48 saat önce bulaştırıcılığı başlamış demektir

Covid-19 testi pozitif çıkmış kişi ile son 48 saat öncesinden itibaren yakın temasta bulunan kişilerin de kendini izole etmesinin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Kara; “Bulaştırıcılığın en yüksek olduğu dönemler aslında hastalığın başlangıç dönemleri. Ağır hastalarda ise tüm hastalık süresince bulaştırıcılık var. En yoğun bulaşın olabileceği dönem; eğer bende virüs varsa, şikayet ve semptomum başlamışsa ondan 48 saat öncesinde ben virüsü bulaştırmaya başlıyorum. Yani testimin ne zaman pozitif olduğu önemli değil” ifadelerini kullandı.

Maske yeterli olmayabilir

Maskenin yeterli olmayabileceğini belirten Kara; “Bende ve karşımdakinde maske olması, temasın riskini azaltıyor. Ancak yoğun bir şekilde aynı ortamda uzun süre bulunduysak bu temastır. Yoğun değil ama mesafe olarak yakın mesafede bulunduk, karşılıklı konuştuk bu da temastır. Şöyle söyleyebiliriz; aynı oda içerisinde birbirimizden mesafeli bile olsak, birkaç saat bulunduysak ben artık temaslı haline gelirim. Kapalı bir ortamda 1 metreden, 2 metreden yakın bir mesafede bulunduysam ve maskemiz de yoksa bu da temaslı anlamına gelebilir” şeklinde konuştu.

Kişinin virüs atma süresinin 10 gün daha sürebildiğini aktaran Prof. Dr. Ateş Kara, hasta kişinin semptom ve şikayetleri düzeldikten sonra en az 14 gün daha mutlaka evinde izole olmasını, hiç kimse ile temas etmemesini özellikle de maskesiz temastan kesinlikle uzak durması gerektiğini belirtti.