Ülkenin başarılı bir şekilde yönetilebilmesi ve barış içinde kalkınması; iktidarın ve diğer tüm partilerle onların baş tutarlarının çıkarlarından; binlerce ve milyonlarca kat önceliklidir.

Seçimi kazanan partilerin başkanları ve önde gelenleri; devlette görev aldıkları anda; partideki görevleri bitmeli. Demokrasi bunu emreder.

İktidar ile muhalefetin ölçüyü kaçıran çatışmaları; ekonomimize, güvenliğimize ve kalkınmamıza  büyük zarar verebiliyor. Bu yüzden; "iktidarı kazanan her partinin, kaybedinceye kadar değil; belli bir sürenin sonunda muhalefete geçmesi; iç barışımıza büyük katkı sağlayacaktır.

Böyle olmadığı ve ülke bütünlüğümüz bazılarınca bozulmaya kalkışıldığı için; Ankara Garının önündeki kıyamete benzer felaketi; ülkemiz ve milletimiz, maalesef yaşamak zorunda bırakılmıştır. O korkunç Olay; dünya çapındaki saygınlığımıza ve ülkemizin selametiyle kutsal hedeflerine darbe vurmuştur.

Dışımızdan tahrik edilen bu vahim saldırı, başka ülkelerin radyo ve televizyonlarında; bizi kötüleyebilmek ve öteleyebilmek için; abartılarak kullanılmaktadır. Toplantıyı düzenleyenlerin böyle bir felaketi amaçladıklarını söylemek mümkün mü? Bilmiyorum. Kalabalığa katılan ve içine giren ve girmeye çalışan herkesin, arama taramadan geçirilmemesi; hüviyetlerinin alınmaması; aklın ve mantığın kabul etmeyeceği bir ihmalkarlıktır.  (Orada birikilip; sonra Sıhıye'ye yürüneceği) tezi, mazeret değildir. Birikilen yerde de, öbür tarafta da önlem almak; hem toplantıyı tertipleyenlerin; hem de resmi yetkililerin göreviydi!

Çocukken, büyüklerimizin konuşmalarından; "BÜTÜN DÜNYANIN BİZE DÜŞMAN OLDUĞU" gerçeğini çıkarırdık. Aslında o çocukça yorumlarımız haklıymış! Bazı odaklarla, iç ve dış mihrakların teşvikine açık olan; ve iç barışımızla kalkınmamızı bozmak isteyenler; her dönemde vardı!    Bunlara karşı, kaba güç kullanmaktansa; hukuk ve kanun yollarının işlemesini beklemek daha doğrudur ve daha hayırlıdır.

"Siyaset iktidar için mücadeledir!" Politika biliminde siyasetin tarifi budur. İktidar için değişik kişiler ve partiler mücadele edebilir. Bu mücadeleden ülkenin zarar görmemesi için; demokratik ülkelerde partiler arası diyalog yumuşak ve kardeşçedir.

Ne yazık ki bizim partilerimiz, birbiriyle mücadeleyi kardeşçesine yapamıyor. Her dönemde; İktidarı ele geçiren parti ve onun taraftarları,  koltuğu hiç bırakmamak için her yola başvuruyorlar. O sert mücadeleden, ülkemiz ve milletimiz düşünülemeyecek kadar büyük zararlar görüyor. Partilerimiz birbirinin düşmanı değil; kardeşidirler. Kardeş gibi olmak zorundadırlar. Partiler arası yarışma ve mücadeleyi, daha barışçıl ve kardeşçe yapabilirsek; insanlarımız da; ülkemiz de; partilerimiz de; çok daha kazançlı çıkacaktır. Öyle bir ortamda demokrasimiz de güçlenecek; uluslararası itibarımız artacak. Amacımız olan Avrupa Birliğine üye olabilmemiz de, daha kolaylaşacaktır.