Eser atölye katılımcıları tarafından ölüm, insanlık, hayat, acı, umut, empati, sevgi gibi kavramları sorgulatan akıcı, son derece değişik ve ilginç bir kitap olarak oldukça beğenildi. Ölüm ve ölümsüzlük karşısında insanın şaşkınlığını, çelişkili tepkilerini ve ahlakî çöküşünü, edebî, toplumsal ve felsefî anlamda derinlikli bir biçimde işleyen yazar eserine aynı cümle ile başlar ve yine eserini aynı cümle ile bitirir: “Ertesi gün hiç kimse ölmedi.” Ölümün olmadığı bir dünya tasavvuru…

Eserin değerlendirilmesi esnasında; Atölyede eserin konusunun oldukça dikkat çekici ve çarpıcı olduğu üzerinde duruldu. Ölmemek; insanların başına gelmiş ve gelebilecek olan en güzel şey midir? Yoksa bir felâket midir? Ölüm nedir? Bazılarına göre basit bir bitiş çizgisi bazılarına göre yeni bir hayat umudu ve bazılarına göre de sonsuza dek yok olup gitmek. Peki ya ölümsüzlük? Sonsuzluk, mükemmel hayat, dünyada bir cennet. Gerçekten ölümsüzlük hayal edilen kadar mükemmel olur muydu? Yoksa ölümün dünyaya getirdiği düzen olmazsa yaşamdan sadece yıkım ve felâket mi beklenirdi? Gibi pek çok soru atölye katılımcıları tarafından değerlendirildi. Kitabın konusu kısaca şu şekildedir: Adı bilinmeyen bir ülkede, dünya kuruldu kurulalı görülmemiş bir olay gerçekleşir: Ölüm, o güne kadar yerine getirdiği görevinden vazgeçer, hiç kimse ölmez olur. Bir anda ülkeye dalga dalga yayılan sevinç çok geçmeden yerini hayal kırıklığı ve kaosa bırakır. İnsanların ölmemesi zamanın durduğu anlamına gelmemektedir, ezeli bir yaşlılıktır artık onları bekleyen. Hükümetten kiliseye, sağlık kurumlarından ailelere, şirketlerden mafyaya kadar herkes ölümün ortadan kalkmasının getirdiği sonuçlarla mücadele etmek zorundadır. Ancak ölüm, beklenmedik bir kimlikle ve umulmadık duygularla geri döner insanların arasına.

José Saramago’nun oldukça üretken ve donanımlı bir yazar olduğuna pek çok eseri olmakla birlikte Körlük romanı ile tanındığına ve ardından Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğüne, eserlerinin ülkesinde 2 milyondan fazla okur bulduğuna, bununla birlikte yazarın eserlerinin 25’ten fazla dile çevrildiğine de yer verildi.

Ayrıca yazarın anlatım biçimi gayet dikkate değer bulundu ve eserdeki yazara özgü yazım stiline dikkat çekildi: Diyalogları düz yazı biçiminde yazar ve noktalama işareti olarak nokta ve virgülden başkasını kullanmaz. Anlatım dili de oldukça muzip, sade ve akıcıdır.

Okuma atölyesi bir sonraki ay değerlendirmek üzere Adalet Ağaoğlu’nun “Üç Beş Kişi” adlı eserini belirledi.