KİLECİ SULTAN (k.s.) Aliye-î Devleti Osmaniye döneminde yaşamış olan Türk evliyalardan olup kabri şerifi, adını verdiği Akşehir Kileci Mahallesi’nde bulunan Kileci Mescidi’nin bahçesindedir.

Bilinenin aksine, Nasreddin Hoca ile Timurlenk arasında asırlar farkı vardır. Asırlardır süregelen meşhur ‘Fil Hikayesi’, Nasreddin Hoca veliyillah (k.s.)  dedemiz devrinde değil de, anlatımı değişik olsa da Kileci Sultan devrinde yaşanmıştır. Nasreddin Hoca 12. yüzyıl evliyası olup,  Timurlenk ise 1300 ve 1400’lü yıllarda yaşamıştır. Böyle olunca ikisinin karşılaşmaları mümkün değildir. Gelelim mübarek Kileci Sultan ile Timur'un karşılaşmasına. Timur, Yıldırım Beyazıt Han'ı Seyyit Mahmut Hayrani (k.s.)  bahçesinde bulunan Ferruh Şah Mescidi’ndeki zeminde çilehane ya da zindan olarak adlandırabileceğimiz yere kapattı. Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen bugün hala burası ziyarete açıktır ve üzerindeki mescidde namaz kılınmaktadır. O dönemde Akşehir'de bulunan iki yaşayan evliya vardı; Nimetullah Nahçivani (k.s.) ve Kileci Sultan (k.s.).  Bunlar Timur Akşehir'e girince Timur'u yolda karşıladılar. Dediler ki: ‘’Biz Medine'yi Akşehir'in evliyalarıyız.’’  Timur bunlara inanmayarak, ispat edin diye kızdı. Timur'a fillerini doyurmak için; Akşehir'de kaldığı sürece bağ ve bahçelere zarar vermesinler, ben de 1 kile arpa ile ordunda bulunan tüm fillerini doyururum dedi. Derhal 1 kile arpa bulunmasını emreden Timur, arpa gelince gülerek, ‘’Bu 1 kile arpa benim fillerime yetmez.’’ dedi.  Fillerin bulunduğu meydana giden Timur ve Kileci Sultan fillere döktükçe arpalar çoğaldı. Böylece Timur ve ordusu Akşehir'e zarar vermeden gitti.