Yurt dışına çalışmaya veya başka amaçlarla gidenlerin hepsi olmasa da, önemli bir çoğunluğu; emekli olduklarında, Türkiye'mize geri dönüyorlar. Bazıları ise, ilk birkaç yıl ziyarete gelip; sonra gelmez oluyor.

Aslında yabancı diyarlarda rahmeti rahmana kavuşup, kabir taşsız ve Fatihasız yatmak; ağır bir uhrevi ceza gibi olur.

*Belli bir yaştan sonra; dışarıdaki bütün insanlarımız, yurdumuza dönmeliler.

*Devletimiz de o kesin veya geçici dönüşleri teşvik için; çok sayıda önlemler ve destekler geliştirmeli.

*Kendi ülkemizde iş kuracak olan gurbetçilere ciddi teşvikler vermeli.

*Fabrika veya istihdam yaratacak işletme kurmak isteyenlere, bedelsiz arsalar tahsiz edilmeli Uzunca süre de; vergiden muaf tutmalılar.

Dışarıdaki insanlarımızın tasarruflarıyla, el ülkelerinde fabrikalar veya başka işyerleri kurmaları; aslında çok zordur. Birçok batı ülkesinin insanları, yabancılara ve özellikle bizimkilere; ikinci sınıf muamelesi yapar.  Dövizi bol olmayanların oralarda eşit muamele görmesi zordur.    Yalnızca birinci kuşak değil; onların torunlarının torunları bile; dış ülkelerde eşit muamele göremez. Oradaki devletler ve onların kurdukları düzen; nazariyatta bütün insanları eşit olarak kabul etse de; uygulamada öyle değildir. Din ve ibadet konusu; her zaman ve her ortamda etkili olur.

Her batı ülkesinde yerleşen yabancılar, bir zaman eşit muamele gördükten sonra; kişisel ilişkilerinde ve bilhassa resmi işlemlerde; belli belirsiz de olsa öteleniyorlar. Diğer yandan, ülkemize gelerek iş kuran gurbetçilerimiz; burada ömür boyu hatta öbür dünyaya gittikten sonra da bilinir, anılır ve hayırlı dualarla yad edilirler. Küçük veya büyük bir işletme kurmuşlarsa; hemşerilerine ve akrabalarına çalışma alanı ve istihdam yarattıkları için el üstünde tutulular; yaptıkları iyiliklerle adları ve anıları hiç unutulmaz.