İstanbul'da kalabalık bir Yalvaç var. Binlerce Yalvaç'lı hemşerim orada çalışıyor, yaşıyor; sıkça da toplanıyorlar... Yıllardan beri onların kurduğu derneğin ve satın alıp büyüterek toplandıkları güzel yapının methini işitirim. İşlerini olağanüstü büyüterek emsalsiz başarılara ulaşan iki Hac arkadaşım büyük gelişmelere öncülük ettiler! Emin Karga çoktan İstanbul'da ayakkabı perakendeciliği ve toptancılığı yapıyordu. Merkezi yerde yanmış ve terk edilmiş yıkık bir binayı satın alıp; yüksek katlı ayakkabı sarayını inşa etti. Niyet hayırlı ise; akıbet de hayırlı olur. İşleri büyüdü fabrika kurdu.  Güç durumdaki hemşerilere ve diğer insanlara yardım etti. Ellerinden tuttu, kaldırdı. Kazancının çoğunu yoksullara verdi. il ve ilçemizden gidenleri arayıp buldu. Toplanan az bir parayla, çok merkez yerdeki bir binayı derneğe almak istedi. Orası alınsaydı, şimdi dernek dolar milyoneri olacaktı. Diğerleri razı olmamış. Şimdiki Yer de çok şahane; terasından bütün İstanbul ve eşsiz manzara görünüyor. İki kat daha çıkıp, tüm hemşeri derneklerine kucak açmak istiyorlar.

İstanbul'a gelip uyumadan çalışan İrfan Kodaloğlu'nun işleri de acayip büyüdü. Ev eşyası ve mobilya dükkanı, birçok yerde şubeleri olan  mağazalara dönüştü. Sonra her semtte onlarca mağaza ve kaliteli mallar yetiştiren büyük bir mobilya fabrikası ile Kodaloğlu kardeşim; yüzlerce insana iş ve ekmek sağlar oldu. Kader Hac vazifesi için kutsal topraklara giderken beni onlarla aynı kafileye düşürdü. Samimiyetimiz pekişti. Bu iki kardeşimin ünü Ankara'da da yayıldı. "Yirmiden fazla yoksul hemşerinin kira parasını ödedikleri; bir o kadar kişiye de, her gün yemek çıkardıkları" duyuldu. Birçok çalışkan Yalvaçlı da onlara katıldı. Dernek büyüdü.  Çok değerli rahmetli arkadaşım, Isparta Milletvekili Yusuf Uysal'ın oğlu DOKTOR DOĞAN UYSAL da, vakit ayırıp dernek yükünü paylaşmaya başlamış. Onların yaptıkları hayır işlerine ve toplumculuğa ayak uyduracak bir hamle, Başkentte gerçekleşemedi. Tüm ilimizi kapsayan iki katlı dairesi Sayın Demirel'in armağanı olan ISVAK var ama; İstanbul'daki Yalvaçlılar derneğinin gücüne ve çalışkanlığına erişmek olanaksız.

 Sayın Emin Karga Isvak' ta öğrencilere yemek çıkardığım ve ardından istek üzerine uzun bir konuşma yaptığım gün; Ankara'ya gelip bizleri izledi. YALVAÇ ÖZLEMİ isimli sıla hasreti ile yazdığım 400 sayfalık belgeler ve eski resimlerle dolu kitabımı çıkarırken; birçok tarihi resim ve olayları, ayrıca belgeleri yıllarca uğraşıp hemşerilerimin yardımıyla derlemiştim. Belki onun da etkisiyle; belki de Emin Karga Ankara'daki konuşmamın benzerini istediği için; "dernek merkezinde bir konuşma yapmam" için çağırdılar.

 ISVAK'taki konuşmam biraz politika içeriyordu. İstanbul'da hiç politika katmamaya; geçmişteki enteresan olayları, acıklı veya gülünç yönleriyle güldürülü bir sohbet havasında aktarmaya çalıştım. Eşim de gelmişti. Hisarardı'lı bir bayanla oturdukları masadan; "Hep Sücüllü'yü anlatma! Hisarardı köyünden bahset!" diye seslendiler. Fakat, kendimi bildiğimden beri belediye olan Sücüllü kasabası, gelip giden herkesin ve gariplerin ağırlandığı köy odaları ve oradaki arkadaşlarımla, o kadar enteresandı ki; Yalvaç Özlemi gibi bir kitabı da, Sücüllü için yazmak gerekirdi. Bir Hamza Pehlivan, rakip oldukları halde hiç düşman olmadıkları Hüseyin Ağa, bir Yusuf Uysal, bir Kömürcü ve Ali Pehlivan... Hepsi için ayrı birer roman yazılsa yakışır.

Bayram hazırlıklarının yapıldığı bir zamanda, cep telefonu mesajıyla Yalvaçlılar Derneğinde toplanan kalabalık, görülmeye değerdi. Böyle bir mutluluğu tattıran hemşerilerime ne kadar teşekkür etsem azdır. Onların davetleri sayesinde benden beş yaş küçük kardeşim Tekin Kurucu, eşi Beril, çocukları ve torunlarıyla; orada ekolojik ve sürdürebilir yaşam yayınları yapan Sinek sekiz yayınevinin sahibi torunum İrem Tütüncü ile güzel günler geçirdik. Bizi gezdirip, aşırı büyüyüp gelişen İstanbul'u yeniden tanıttılar. En büyük dergi grubunun başında olan yeğenim Didem Kurucu'nun, ağır işinden bize vakit ayırabilmesine şaşırdım.  Bir iki saatte hazırladığı mükemmel sofrası ve pek çok çeşitli yemekleri  şahaneydi. Hepsine minnettar kaldık

"İstanbul'a, Ankara'ya ve batı ülkelerine bu kadar çok Yalvaçlı gitti de; ilçemiz boşaldı" sanmayın. Orada da yaşam ve Yalvaç pazarları, dolu-dolu geçiyor. Eskiden pazar yalnız bir alanda kurulurdu. Şimdi Yalvaç Pazarı, tüm mahallelerin içine kadar taşıyor!

 Hamit Eli Derneği, Gazi Üniversitesiyle ortak düzenlediği inceleme gezilerine; kaymakamlık stajımda ilin her yerinde çalışıp tanıdığım için beni de ısrarla davet edip götürüyor. Her ilçede ve köylerde bile, Avrupa'ya ve büyük kentlere olan göçlere rağmen; hayat eskisine göre daha canlı. Sokaklar iyi giyimli çocuklarla dolu. İnşa Allah, ülkemizin geleceği çok parlak olacak! nazifkurucu@hotmail.com - www.nazifkurucu.com.tr