Böyle bir düşünceye kapılmak, boş bir hayaldir. Çünkü Arap ülkeleri, Arap olmayan birinin İslam dünyası lideri olmasını kabul etmezler. İngilizleri kutsal yerlere sokmamak için savaşan İslam halifesinin ordularını bile; İngilizlerin yanında yer alarak arkadan hançerlediler. İslam liderliğini hak eden bir yöneticimiz çıksa bile; kabullenmezler. Arap olan herhangi birini o sıfata daha layık görürler. Üstelik çoğu bir çok yabancı dil biliyor. Paraları bol; bizden çok daha ileri teknolojilere sahipler. Kendilerini dünyanın en üstün ırkı ve halkı olarak görüyorlar.
Liderlik hayali görülürken, hiç dikkate alınmayan bir nokta var. Bitişik komşumuz olan üç İslam ülkesiyle de; düşman durumuna geldiğimiz unutulmasın! Dış baskılar ve yetkililerimizin saplantıları; ülkemizin yararına dış politika oluşturmamızı engelliyor. *Saddam Hüseyin terörle mücadelemize destek veriyordu. *Kaddafi, Kıbrıs Türklerinin soykırımdan kurtarılmasında bize hayal edilemeyecek kadar büyük yardımlar yapmıştı. İkisinin de katledilmesinde, sessiz kaldık. Hatta onları katledenlere yardımcı olduk! En yakın dostlarımızla, azgın güçlerin baskısıyla düşman oluyoruz. Kim bize güvenir?
Dış çevreler görevlilerimizi uyuttu. Bir de baktık; hem İran'la ve hem de, onun bir zamanlar düşmanı olan Irakla düşman haline getirilmişiz. Suriye işini de, müttefiklerimiz(Mahvolmamız için) bize yüklediler. Başbakanımızın bir zaman çok yakın dostu olan, yedikleri ayrı gitmeyen Esat Suriye'si ile düşman ettiler. Düşmanlarımız çoğaldıkça teröre destekleri artıyor. Dostlarımız ise, bizi kontrol edilebilir duruma sokmak için; teröre gizli destek veriyorlar. Böyle bir ortamda İslam dünyası liderliğini hayal etmek mümkün mü? Elbette değil!
Üstelik düşman haline getirildiğimiz İslam ülkelerinin en baş düşmanı ve belalısı olan; bölgemizde atom bombasına ve en üstün askeri teknolojilerle, silah, uçak ve helikopter fabrikalarına sahip bulunan İsrail ile; televizyonda yaratılan bir ağız dalaşı yüzünden çoktan küsülüyüz. Düşman haline getirilmişiz. Artık tehlike bir-iki değil! Çok fazla! Liderlik hayali kurmak için; uyanılmaz uykulara dalmak gerek.
Balkan ve Kafkas ülkelerine, İslam dünyasına, hatta Türk dünyasına liderlik veya ağabeylik taslamamız; bizim ve dış politikamızın çok zararına oluyor. Böyle bir görüntü vermek isteyenlerden ve liderlik taslayanlardan nefret ediliyor. Hiçbir ülke kendini ikinci sınıf saymıyor.
Herhangi bir kardeş ülkeye giden devlet büyüklerimize; İslam veya Türk dünyasının lideriymiş gibi davranılsa bile; bunu gerçek sanıp böbürlenmek bize zarar veriyor. Böyle iltifatlar, nezaket olsun diye yapılıyor. Havalara girip de nefret toplamayalım.
Batı uygarlığına ve bugünkü medeniyet ortamıyla üstün teknolojilere yönelmemiz, isabetli oldu. Bu işi kılık kıyafette belki becerdik. Fakat İleri teknolojiyi ve batı tarzı üretimi beceremedik. Bizden daha iyi beceren ve çağdaş teknolojileri kullanan İslam ve Türk ülkeleri, çokça var.
Sevr anlaşmasını bize dayatmak isteyen sömürgecilerden Lozan'ı kabul etmiş olanlar bile; sınırlarımızın çizilmesinde petrol kaynaklarını bizde bırakmamak için uğraştılar. Petrolden mahrum kalmak ve onu ithal etmek, ülkemizi yoksullaştırdı. Ne yazık ki, enerji ihtiyacını güneşten, rüzgardan ve yeşil kaynaklardan elde etmeye hiç niyetlenmedik. Zengin ülkeler, güneşe ve rüzgara fazla sahip olmadıkları halde; bunu bizden çok önce becerdiler. Hımbıllık ettik, pahalı petrol ithalatı bize daha kolay göründü. Sonunda cari açıklara boğulduk.
"PARAN KADAR KONUŞ!" diye bir söz var. Biz ise, borçluyuz! Ülkemiz ne yazık ki; başka ülkelere yardımlar yapacak kadar zengin değil!
Eğer bir yetkilimiz buradaki açları, yetimleri, yoksulları görmezden gelerek dış ülkelere yardımlar yapıyorsa; kendi insanlarımıza ihanet etmiş olur.
-Kullandığımız ileri teknoloji silahlarını, dövizle ithal ediyoruz.
-Aslında bunları kendimiz yapmamız gerekir. Fakat o fabrikaları kuracak kadar varlıklı değiliz. Kaynakları dışarılara ve boşa savuruyoruz.
-Geliri, günlük gıdasını almaya yetmeyecek kadar yoksul olan; milyonlarca zavallı vatandaşımız var.
-Başka ülke insanlarının çok ucuza satın alabildiği, birçok ihtiyaç maddesini ve petrol gibi ürünleri; bizim insanımız üzerine bindirilen ağır vergiler yüzünden alamıyor. Yaşamsal gereksinimlerini karşılayamıyor. Açlıktan ölenleri olan bir ülkeyiz. Buna rağmen devletin paraları; başka ülkelere ve başka milletin insanlarına gösteriş olsun diye aktarılıyorsa; bunu aktarana bin kere haramdır. Gösteri zamanı değil; güçlenmek için yoğunlaşma zamanı!
Durum böyle iken, akraba ve din kardeşi ülkelere liderlik taslamak; yanlış olur! Nefret kazandırır. Hava atmak için dış ülkelere yardımlar yağdırmak ise; kendi insanlarımıza ve yoksullarımıza karşı haksızlıktır. O paralarla, işsizlerimize istihdam sağlayacak fabrikalar kurmak gerek. İthal ettiğimiz malları burada üretmek şart. Yeşil enerji kaynaklarını harekete geçirip petrol ithalatına son vermek için; gereken yatırımları hemen yapmak elzem!
nazifkurucu@hotmail.com www.nazifkurucu.com.tr