Gördüğümüz görmediğimiz bildiğimiz bilmediğimiz alemleri yaratan Allah, İman eden kişinin yirmi dört saatine yani tüm yaşam tarzına, hal ve hareketlerine hükmeden kurallar koymuştur.

Bunların başında Namaz kılmak, Oruç tutmak, Hacca gitmek ve Zekat vermek gibi ibadetler gelir.

Allah’ın talep ettiği ibadetleri yerine getirip getirmemek, kişinin hür iradesine bağlıdır. Hesap sormak hiç bir kulun yetkisinde değildir. Ancak birilerinin iyi niyetle hatırlatması, her iki tarafında menfaatine olacaktır.

Allah emrettiği ibadetlere ilave olarak kişinin, insanlar ve hayvanlarla olan ilişkisini hatta tüm doğadaki canlılarla irtibatını koymuş olduğu Ahlak ve Adalet gibi kurallarla da, davranışlarını kontrol eder.

Namaz kılmak, günde beş vakit tüm korkularınızı korkutan en temel ibadet olduğu bilinciyle, eda edilmelidir.

Oruç tutmak, yılda bir ay nefsinizi tatmin etmek için değil terbiye etmek maksadıyla, İslam’ın özüne uygun tüm kötülüklerden arınmış olarak, hem fiziki hem de ruhen temizlenebilmenin yoludur.

Oruç ibadeti gösterilecek ve görüntüsü alınacak bir ibadet değildir. Dolayısıyla self isi çekilip sosyal medyada paylaşılması mümkün olmadığı gibi, Allah’la sizin aranızda bir ibadettir.

Zekat vermek, yılda bir malınızın en az kırkta birini ihtiyaç sahiplerine vermeyi emreden bir ibadettir.

Cömertlerin malları paylaştıkça bereketlenir.

Çünkü onlar, kişilerin yardımlarını kabul etmelerinden dolayı minnet duyduklarından, teşekkür ederek infak ederler ve sonuçta, her iki tarafta mutlu ve huzurlu olur.

Günümüzde iyi niyetli insanların yardımlarını, kendi pozisyonlarına yarar sağlamak adına sahiplenen ya da kullanan ihtiyaç sahiplerinden ziyade, kendilerine yakın gördükleri destekçilerini yanlarında tutmak adına verilmesini sağlayan birileri, hep hazırda beklerler. Bunun haricinde sosyal medyayı kullanarak gerçek kimliklerini saklayıp ajitasyon yaparak, yanıltıcı bilgilerle yardım toplayanlarında mevcut olduğunu görmeyeniniz yoktur!

Bu sebeplerden yardımlarınızı bizzat aracı koymadan yaparsanız, bu tür şahıslar menfaat sağlayamayacağından, gerçek ihtiyaç sahibi onurlu insanlara ulaşmış olursunuz. Bu arada yardımlarınızın türünü ve miktarını da bizzat ihtiyaç sahiplerine ulaşmış olduğunuzdan dolayı, ailenin ya da kişinin o an ki ihtiyacına göre belirleme fırsatı da bulmuş olacaksınız.

İnsanlardan karşılık bekleyerek iyilik yapmanın, tefecilikten farkı olmadığını da belirtmek istiyorum. Kimseden teşekkür dahi beklemeden, iyilik edin ama görünmeyin. İyilik etmekten ve merhametli davranmaktan imtina etmeyin! Amacınız, iyiliklerinizi anlatmak veya göstermek olmasın.

Öyle ya da böyle er ya da geç, hepimizde bu dünyadan gideceğiz. Mesele giderken geride kalanların iyi insandı demelerini hak edecek güzellikleri yaşamak ve yaşatmaktır. Aslında bütün mesele, geride kendinize ait güzel bir hikâye bırakabilmektir!

Ramazan ayında lüks sofralardan ve zenginin zengine ikramlarından mümkün oldukça kaçının. Özellikle bu ayda gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşın. Onların dert ve sıkıntılarına çare üretin ve birlikte oruç açın ki, bu hal siz varlıklı olanları daha takvalı yaşamaya ve şükrünüzü eda etmeye vesile olsun. 

Hayatta kimsenin yeri sabit değil, gün gelir kuvvetli bir rüzgar eser alıp götürüverir sizi de ıssız bir yere. Veren el iken alan el durumuna düşüverirsiniz! Başınıza gelen/gelecek olumsuzlukların imtihan olduğunu bilerek ‘’Ne gam baki ne dem baki’’ sözünü şiar edinerek, hiç bir durumda isyan etmeyin. Veren de, alan da Allah! Kim olursanız olun öyle ya da böyle unutulup gideceksin, ardınızda dua ve rahmet dileyenleriniz olsun.

İslam’a aykırı yaşam tarzından uzak, imanımızın, vicdanımızın, masumiyetimizin kaybolmadığı, kardeşliğimizin kavileştiği, kul hakkının gözetildiği, tüm canlılara merhametle yaklaşıldığı, sağlık ve huzurla geçireceğimiz ORUÇ ayı olması temennisiyle…RAMAZANIMIZ MÜBAREK OLSUN