"İnsan neslinin maymundan geldiğine" dair bazı nazariyeler olmuşsa da; iddia kanıtlanmış değil. Bence gerçek de değil! Ayrıca bütün dinler, böyle bir iddiaya karşıdır. İnsanlar bilinen ve kazılarla ortaya çıkan en eski tarihlerden beri düşünebiliyorlar ve konuşabiliyorlar.
Bütün hayvanlar bile, acıktıklarını veya başka ihtiyaçlarını değişik davranış biçimleriyle kendi cinslerine ve sahiplerine belli eder. Üremeleri de böylece mümkün oluyor. Bir tehlike yaklaşmakta ise, her hayvan; özel sesler çıkararak hemcinslerini uyarır. Hayvanların bile sıkça kullandığı ifade özgürlüğünü; insanlara çok görenler çıkıyor.
Oysa insanlar, karınlarını doyurma ve üremelerini sağlama dahil, bütün ihtiyaçlarını ve düşüncelerini, birbirine aktarmaları için; bilinen en eski tarihlerden beri yazıyı da icat etmişlerdir. DÜŞÜNMEK KONUŞMAK VE YAZMAK; insan olmanın, hayvanlara göre en belirgin özelliği ve üstünlüğüdür.
Düşünmek ve düşünceyi yazıyla ve sözle ifade edebilmek; bilinen ve aktarılan en eski bin yıllardan beri, insan uygarlığının gelişmesini, yaşamı kolaylaştırmasını, düşüncelerini ve bildiklerini aktararak; komşu gezegenlere gidebilmesini ve adeta uzaya açılma yönünde adımlar atabilmesini sağladı.
İşte bu nedenledir ki, toplumların ve insan neslinin gelişebilmesi için; bütün mensuplarının, yani tüm insanların; makam ve rütbe sahibi olmasalar, hatta esir edilseler bile; düşüncesini ifade etmesi, tüm insanlığın hayrınadır.
Artık bu asırda bir ülkenin gelişmiş olması ve uygar ülke sayılabilmesi için; tüm insanlarına sınırsız ifade özgürlüğü tanıması ve sağlaması şarttır.
Asırlardan beri, uygar batı dünyası içinde yer almaya ve onların teşekküllerine üye olmaya çalışıyoruz. Onlar ise, bizi öteliyorlar. Bu ötelemenin nedeni olarak da, "Bizde ifade özgürlüğünün olmadığı" bahanesini kullanıyorlar.
İfade özgürlüğünde batı dünyası ile aynı düzeye gelebilsek; onların içine girebilmemiz teşekküllerine ve birliklerine üye olmamız kolaylaşacak.
Ne yazık ki; tam tersi bir tatbikatın içindeyiz... İfade özgürlüğüne soğuk bakılıyor. Vatandaşların düşüncelerini dilediği gibi söyleyip yazması istenmiyor.
İçinde hiçbir isim, makam ve lakap geçmeyen; ve hiçbir küfrün, kötü kelimenin bulunmadığı yazı ve konuşmalardan dolayı; davalar açılıyor; hürriyetler bile tahdit ediliyor.
Bu sakıncalı durum giderilmedikçe; ifade özgürlüğü üzerindeki tehditler kalkmış olmaz. Batı dünyası da bizi ötelemeyi sürdürür gider. Avrupa Birliğine üye olmak için çırpınıyor ve yırtınıyoruz. Onların ileri sürdüğü ret sebebi ise; bizde ifade özgürlüğünün olmadığı tezidir. Vatandaşların, kendilerini ve düşüncelerini, gibi ifade edebilmelerinin önündeki engeller ve yasalar kaldırılmalı ki; Milletler arasında itibar görelim. Avrupa Birliğine de girebilelim.