Avrupa ve Yunanistan'ın desteği ve kışkırtmasıyla Türkleri toptan öldürmeye kalkışan Kıbrıslı Rumlar, şimdi her şeylerini  acımasız Rus mafyasının kollarına teslim etti. Bir zamanlar, Kıbrıs Rumları Yunanistan'dan da zengindi. Yunan bankalarının tahvillerine yatırım yaparak ve Yunanistan'a yardım ederek battılar.

 Doymaz şımarıklığın, sınırı yoktur. Türkiye'ye ve Türklere bela olsun diye kışkırtılan Yunanistan, Kurtuluş savaşımızdan yediği şamarı unutarak yeni küstahlıklara girişmişti. O davranış halen de sürüyor. Batı Trakya Türklerine, bizim İstanbul Rumlarına sağladığımız zenginlik, ayrıcalık ve hürriyetin binde birini bile vermeyip; kardeşlerimizi sürekli eziyorlar.

 Kısa süre önceye kadar batakçı Yunanistan'a mali yardım sağlayan Kıbrıs Rumları, şimdi kendileri perişan! Başkanları  Hristofyas, Avrupalı sahiplerinden biraz daha para koparabilmek için televizyonlara çıkıp ağlıyor... RAUF DENKTAŞIN ve onun da öğretmeni olan Doktor FAZIL KÜÇÜK'ün ruhları şad olsun. Bu iki kahraman, bazılarının baltalamasına rağmen, ısrarla direnerek Kıbrıslı Türk kardeşlerimize bağımsızlık ve bugünkü yüksek refahı sağladılar.

Kıbrıs Rum bölgesi de, Yunanistan da, kişi başına düşen yıllık gelir bakımından bizden epeyce öndedirler.  Kıbrıs Rum kesiminin, Yunanistan'ın ve "Battı- batacak!" diye gazetelerin yazdığı İspanya ve Portekiz'in bile, kişi başı yıllık ulusal geliri bizden fazladır! Buna rağmen, Kıbrıs Rumları ve onların başındakiler Avrupa'dan aşırı destekler ve mali yardımlar koparmak için ağlar. Yunan halkı da, Avrupa'dan ve Alman halkının alın terinden, daha fazla yardım koparmak ve beleş hazinelere konmak için; sokak nümayişlerine girişirler? Tüm bu numaralar, Avrupa Birliğinden sonsuz yardımlar koparmak ve özellikle çalışkan Alman halkının cebinden kendilerine sonsuz destekler yapılması için yapılır.  Avrupa yetkilileri, bu şımarık dilenciliğin haksız yardımlar koparmak için yapıldığını bilmez mi? Elbette bilir. Nasıl ki, Anadolu'yu yakıp yıkmak için Yunanlıları teşvik edip İzmir'e çıkardılar... Bu kez de, yapılacak bir halkoylamasında Avrupa halkının bize A.B. kapılarını açmak istediğinde bile; o kararı veto ettirmek için Kıbrıs Rumlarına ihtiyaçları vardır. Diğer halklar bize kapıyı açarsa; Kıbrıs Rumları ve Yunanistan veto ederek bizi dışlayacak. Mesele budur.

 Yeri gelmişken söyleyeyim: hiçbir ihtimal yok fakat; bizi üye yapsalar bile, kendi paramızdan vazgeçip Avro kullanmayı hiçbir şekilde kabul etmememiz gerekir.

 *Tüm partizanlık savurganlıklarına rağmen... Cari açıklara aldırmadan ithalata dayanan bir ekonomik düzeni inatla sürdüren yetkililerin bu yanlış politikaları ulusal varlığımızı zayıflattığı halde; ayakta kalmamızın en  önemli nedeni, kendi paramızı kendi merkez bankamızın basmasıdır. Avroya geçersek, Avrupa merkez bankasının her para basışında, bizim devletimizden ve vatandaşlarımızdan haksız vergi(haraç) alınmış olacaktır. Ne kadar çok Avro basılırsa, Avro bulunduran ve biriktirenlerden ağır vergiler alınmış olur. Avro biriktirenlerin cebindeki paranın değeri, yarıya hatta dörtte bire düşer.  Kendi TL mizi biriktirir ve taşırsak; yeniden TL basıldığında cebimizdeki paranın değeri düşse de, kendi Hazinemize

ve Merkez bankamıza yardım etmiş oluruz.

 Tüm Avrupa ülkeleri krize düştüğünde, İngiltere'de kriz çıkmamasının nedeni;  kendi paralarını kullanmayı sürdürmeleridir. Şartlar ne olursa olsun, kendi paramızı kullanmaya devam etmemiz şarttır.