Ankara; *Hatip Çayı, *Çubuk Çayı, *Dikmen deresi, *Bülbül deresi, *Hoş Dere, *İncesu Deresi ve daha birçok çayların ve derelerin aktığı, bağlık bahçelik şirin bir yermiş... Ankara keçisinin ipek gibi kıllarından dokunan sof kumaşını; ayrıca geven ve başka dikenli  otların sakızını ihraç ederek zenginleşen bir Ahi cumhuriyeti imiş... Başkent olduktan sonra gelişmiş; fakat eski değerleri unutulmuş. Nüfus artışı kanalizasyon yapılmasını gerektirmiş. Atatürk döneminden ve  1950 ve 1960 yıllarından sonraki belediyeler tarafından tüm şirin ve güzel dereler, kanalizasyona dönüştürülme kolaycılığına gidilmiş. Birleşerek büyük bir nehir haline gelen dereler korunsaydı; bugün Eskişehir'e güzellik, zenginlik ve turistik özellik kazandıran Porsuk çayından daha muhteşem olurdu. Kanalizasyona çevrilerek yok edilen o güzel derelerin üstü ise; caddeler haline getirilmiş. Her önemli caddemizin altından kanalizasyon akıyor. Eski güzel derelerin günahı tuttuğu için; o caddeler birer cehenneme döndü. Geçilemez hale geldi. Hepsi de sürekli trafiğe tıkanıyor.

 Hoş Dere Caddesi, üç milyondan fazla insanı barındıran Oran, Dikmen, Gölbaşı, Turan Güneş ve Yıldız semtlerinin tüm yükünü çekiyor. Buna rağmen iki tarafı ve kaldırımları park edilmiş otomobillerle dolu! ORAN'dan Kızılay'a on beş dakikada varılabilecekken; iki saat geçiyor. İş saatlerinden kaybı ve boşa giden motorinle benzini hesaba katarsak; Hoş Dere caddesinin çift yönlü ve tıkalı olmasının getirdiği zarar, günlük yüz milyarları bulur. Aslında bu caddenin gidişli gelişli olmaması; tek yönlü yalnız gidiş için kullanılır hale getirilmesi ve diğer yönün; Dikmen deresinden daha geniş bir cadde açılarak, onun da gelişe ayrılması gerekir. Böyle bir çözüm zaruret haline geldi. Ama kim düşünecek? Tivitır oynayıp yaren kazanmaktan ve partizan politika yapmaktan görevlilerin vakti kalmıyor ki! İstanbul'da  bir yoldan geçiş zorlaşırsa; ne kadar gerekliyse, isterse kilometrelerce olsun; hemen bir tünel açılıp hizmete sokuluveriyor. Hoş Dere Caddesinde; trafik akışını durduran on kadar trafik ışığı var. Oralarda, yolun solundan sağına; sağından soluna caddeyi keserek binlerce arabalar ve yayalar geçiyor. Zaten caddenin iki yönü ve kaldırımları otopark olarak kullanılıyor. Park edilip yolu tıkayan arabalar çekilmiyor, ceza da yazılmıyor! Binlerce aracın yolu doldurmasına engel  olamıyorsunuz. Hiç olmazsa soldan ve sağdan yolu diklemesine keserek, trafiği durdurup geçen  o arabaların ve yayaların, Hoş dere caddesini tıkanmaması için; kısa birer tünel açıverin! Bunu düşünen bile yok! Büyük görevliler tvitırcı ve partizanlık düşkünü!  Resmi maaşlı bir sekreter tivıtır işini üslense bile; yüzlerce ahbaba ne yazacağını koca patrona sormak ve onun tüm vaktini almak zorunda. Yazıklar olsun!

 Hoşdere'yi rahatlatmak kolay! Cadde, iki tarafına göre daha yüksekte! Bu eğim iki taraftaki tersine geçecek olanların kullanacağı tünel açılmasını çok kolaylaştırır. Kim kafa yoracak?

 Ankara çok değerli! Fakat bakımsız ve sahipsiz! Edebiyatta, sanatta, müzikte en büyük kabiliyetler buradan çıkar;  Başkent bakımsız olduğundan İstanbul'a gitmek zorunda kalırlar.Birçok kuruluş alınıp İstanbul'a götürüldü. Ankara'yı temsil edenlerin gıkı çıkmadı...

 İki belediye arasındaki sürtüşme kente ve halka zarar veriyor. Ankara'ya da, Çankaya'ya da, belediyeciliğe karasevdayla bağlanacak, gecesini gündüzünü, rüyasını-hülyasını; tivıtıra ve politikaya dalmadan tüm zamanlarını Başkente ayıracak  terütaze görevliler gerek! Vali bey uğraşıyorsa da, onun alanı belli ve sınırlı. Keçiören'i ihya eden Altınok, tuzağa düşürülüp şantaj kasetiyle  darbelenmeseydi bu işi başarır mıydı? Bilemem. Benim gibi kaymakam kökenli Altındağ Belediye başkanı, Büyükşehir'e talip olur mu? Aynı başarıyı tüm Ankara için gösterebilir mi? Kim bilir... Belediyecilikten bıkmamış ve kanıksamamış, gecesini gündüzünü Ankara'ya ve Çankaya'ya hasredecek birer kurtarıcı gerek!