“Kuvvetli mü’min, (Allah katında) zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir.” (Müslim, Kader 34)
Kuvvetli olmak; bedenen, ilmen, zihnen, ekonomik, askerî, siyasî, toplumsal ve devlet/millet olarak güçlü olmayı ifade eder. Bu, Allah’ın ve Rasûl’ünün arzu ettiği bir durumdur. Dünyada genellikle güçlü olan kazanır. Bu nedenle Müslümanlar her alanda hem haklı hem güçlü olmalı, ayrıca birlik içinde hareket etmelidir.
Ancak, güçlü olmak tek başına haklı olmak anlamına gelmez. Geçmişte olduğu gibi bugün de gücünü zulümde kullananlar dünyayı adeta cehenneme çevirmektedir. Nice kavim ve milletin helakı bunun en açık örneğidir. Günümüzde de kendini güçlü gören zalimler, hiçbir hak, adalet, hukuk ve insanî değeri gözetmeden; merhametten yoksun bir şekilde, vahşice saldırmakta, bombalamakta, öldürmekte, yakmakta, yıkmakta ve şehirleri harap etmektedirler.
Böyle bir güç gösterisi, çoğu zaman zulmün bir parçasıdır. Örneğin İsrail, ABD'den aldığı destekle tam anlamıyla bir terör devleti olarak hareket etmekte; hiçbir insanî değer, hukuk ya da uluslararası anlaşma tanımadan zulüm yapmaktadır. Savaş hukukuna göre bile dokunulmaması gereken çocuklara, kadınlara, sivillere, okullara, mabetlere ve hastanelere saldırmakta; insanların gıdaya ulaşmasını engelleyerek açlığı, yoksulluğu ve hastalıkları birer silah olarak kullanmaktadır.
Bu zalimlerin karşısında yalnızca haklı olmak ve onlardan hakka uymalarını beklemek büyük bir gaflettir.
Kur’ân, zalimler karşısında güçlü olmayı emretmektedir. Enfâl Sûresi 60. ayette şöyle buyrulmuştur: “Siz de onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve (cihad için) bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki, bununla Allah’ın (hakkın) düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve Allah’ın bildiği, fakat sizin bilmediğiniz diğer düşmanları korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, karşılığı size eksiksiz olarak ödenir; asla haksızlığa uğratılmazsınız.”
Zalimlere karşı hakkı, adaleti ve barışı sağlamanın yolu; haklı olmak, güçlü olmak, birlik olmak ve sabırla mücadele etmekten geçer.
“Ey iman edenler! Düşmanla karşılaştığınızda sebat edin. Allah’ı çokça anın ki zafer sizin olsun. Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa cesaretiniz kırılır ve gücünüz azalır. Sabredin! Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl Sûresi 45-46)
Bugünün dünyasında; acımasız, emperyalist, sömürgeci, sadece menfaatleri etrafında birleşmiş, merhametsiz ve zalim bir cepheyle karşı karşıyayız. Kur’ân’ın ifadesiyle kalpleri paramparça olan bu güruha karşı tek yol; haklı olmak, güçlü olmak ve birlik içinde mücadele etmektir.
Temennimiz; zalimlere karşı izzetli ve dik duran, kendi arasında merhametli ve sevgili, birlik içinde, haklı ve güçlü bir ümmet olmaktır.
Not: İslami tebliğ etmek için Allah yolunda büyük fedakarlıklarla Müslümanların Mekke'den Medine'ye hicret ederek tarihin akışını değiştiren hicret insanlık tarihinin en önemli hadiselernden ve Müslümanların takvim başlangıcıdır. Bu vesile ile Perşembe günü başlayacak yeni hicri yılbaşını tebrik ederim.