Müjde mi? Matem habercisi mi?  Başbakan, Diyarbakır'da, Şivan Perver (Nüfus kütüğündeki adı daha başka) ve Barzani karşılamasında; "Yakında cezaevleri boşalacak!" diyerek, genel af sinyalini verdi. *Bu bir müjde mi? *Yaklaşan seçimi kazanmak için mi söylendi? *Yoksa boş bir umut mu? Herkese göre değişir. Konuşmanın önünde; "Dağdakiler inecek! Cezaevleri boşalacak!" dedi. Bunun başka bir anlamı olamaz.Af çıkmadan cezaevleri nasıl boşalır?

Genel af çıksa bile; dağdakilerin ineceğinin bir garantisi var mı? İnşa Allah inerler...  Tekrar çıkmayacaklarını, umut edelim...

*Suçlar ve cinayetler işleyerek veya hiçbir suça bulaşmadan, hapishanelere(haklı veya haksız) düşenler bir yana; suç oluşmadan zindanlara düşürülüp kapatılanlar ve müebbetlere mahkum edilen kalebentler için bir müjde sayılabilir!

*Fakat, oğlu-kızı ve yakınları öldürülenlerle; her türlü suçlardan zarar görenler için,o kötülükleri yapanların salıverilmesi; büyük bir matem nedeni sayılabilir.

Çatışmasızlığı ve iç barışı sağlamak önemlidir. Fakat bunun için, ülke bütünlüğünden ve dil birliğinden en küçük bir taviz verilirse; dağa çıkıp Türkiye Cumhuriyetine savaş açanlara teslimiyet anlamına bile gelebilir. Yanlış olur; zararları ve uyandıracağı tepkiler engellenemez.

Cezaevlerini boşaltma vadeden iktidarın; af kanunu çıkarmak için yeterli çoğunluğu var. Fakat dağdakileri indirmek ve silah bıraktırmak, ekseriyetle sağlanacak bir durum değil ki? *Saldırılar sürerse... *Dağdakiler inmez ve indirilemezse... *Onlara buradan ve Kuzey Irak'tan destek verenlerin önü alınamazsa... *Teröre destek vermeyi sürdürürlerse ne olacak? Böyle bir teslimiyeti, iktidar nasıl izah edecek ve kendini halkımıza nasıl mazur gösterecek?

"Hele önümüzdeki seçimi de kazanalım da; sonrasına Allah kerim! Kim öle... Kim kala?" diye düşünüyorlarsa, bilemem!  Oradaki cümbüşlü kucaklaşmalara, teröristler ve onları Meclisimizde bile temsil edenler katılmadığına; hatta gazetelerde yazıldığına bakılırsa, soğuk ve olumsuz baktıkları anlaşıldığına göre; durum o kadar umutlu görünmüyor. O halde; dağdakilerin ineceğine ve terörün biteceğine dair bir umut garantisi de verilemiyor demektir.

Af kanunu çıkardın... Dağdakileri de, dağda olmayan terör destekçilerini de affedip salıverdin... Ya bildikleri yolda devam ederlerse ne olacak? "Bir seçim daha kazanalım da; sonrası ne olursa olsun!" deniyorsa o başka! Böyle bir durum Çok büyük ve affedilemeyecek bir suç ve günah sayılır.

Gösteri, gösterişliydi. Fakat bölücülüğün ve terörün biteceğine dair, bir garanti vermiyordu. Tam tersine, o yoldakilere müsamaha edileceğine dair  kuşkular yaratmıştı birçoklarında. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içinde konuşuyorken; Kürdistan kelimesini sıkça söyleyip tekrarlamak yanlıştı. İnşa Allah bölücü hevesler son bulur! Verilmek istenen umutlu hava gerçekleşir... Terör ve ülkemizi bölme hevesleri biter... Bunlar olursa ekonomide, üretimde ve ihracatımızda acayip patlamalar gerçekleşir. Hiç kimse; "Barış olmasın, terör bitmesin, kardeşlik yaşanmasın, bölücü hevesler son bulmasın"  demez. Keşke bu umutlar gerçek olsa! Türkiye Cumhuriyetimizin bütün vatandaşları aynı bütünlük idealinde kucaklaşıp, birlikte şenlikler ve bayramlar yapsalar!

Yalnızca umut etmekle, hiçbir sonuç elde edilmiyor. Ülkemize ve bütünlüğümüze kastedenleri, cesaretlendirmek değil; engelleyecek her türlü önlemi almak gerekir.