Fransa üyeliğimize koyduğu birçok ambargodan birini güya kaldırmış. Bazı resmi görevliler ve saf televizyon yorumcuları, bu haberin üstüne atlayıp; "Avrupa Birliğine girmemizin kolaylaştığı hakkında" sevinçli tahminler döktürüyorlar. Onlar da biliyorlar Avrupa'nın hiçbir zaman bizi tam üyeliğe yapmayacağını...

Gümrük Birliğine, oy hakkı verilmeden tek taraflı kazıklanmak üzere kapatıldığımızda; o zararlı çorabı başımıza ören bayan da, halkımıza Avrupa Birliği bayramı yaptırmıştı! Kaç on yıllar geçti, oy hakkımız verilmeden? Gümrük Birliğine kapatılıp esir edildiğimiz ve AB ile anlaşması olan ülkelerle ticaretimizde büyük zararlar gördüğümüz halde; Avrupa Birliği bayramı yaptığımızdan beri, Bu safça aldanmalar sürüp gidiyor.

Avrupa Birliğinin kapısı bize yüzlerce kilitle kapatılmıştır. Zaten Alman başbakanı Merkel, konuk geldiği halde imtiyazlı ortaklık sözünü hemen yineleyerek gerçek durumu ortaya dökmüş oldu. Fransa'nın ambargolardan birini kaldırmış olmasının hiçbir sonuç doğurmayacağı kesindir. Küçük  ve önemsiz üyelerden birine dönem başkanlığı sırası gelse ve ona haraçlar ödeyerek tüm fasıl engellerini kapatma işini yaptırsak bile; (ki bu boş bir hayaldir) Yunanistan'ı ve Güney Kıbrıs Rum devletini, bizi veto etmekten vazgeçirebilecek miyiz? Hadi, Yunanistan'a rüşvetler verip onu razı etsek; Kıbrıs Rum kesimi tek bir geri adım atmaz. Yüz yıllık bütçemiz kadar parayı ve üzerine tüm hazinelerimizi versek; gene de Avrupa Birliği kapısı bize sonsuza kadar kapalıdır.

Almanya Başbakanı sayın Merkel, ülkemize geldi. Hoş karşılandı; Kapadokya'yı ve Peri Bacalarını(Hıristiyanlık damarlarını okşadığı için) çok beğendi. Coştu; "Kapalı olanlardan bir-iki faslın daha açılabileceğini" bile söyledi. Fakat; Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesi konusunda çekincelerini açıklamaktan da, çekinmedi. Ülkemizi ziyarete gelen bir büyük devletin başbakanı, nezaketi elden bırakmaz. Hiçbir ters söz söylemez. Merkel'in o güzel karşılamalar sırasında; A.B. üyeliğimiz konusunda burada misafirken çekince belirtmesi; açıkça RET demektir.

Bize bu ters yanıtı ülkemize gelerek veren sayın Merkel, diğer yandan Avrupa Birliği hazinesinden, Kıbrıs Rum kesimine on beş milyar Avro yardım yapmaya hazırlanıyor. Bu yardımları vermeden, Rumlara ve Yunanlılara biraz tasarruf etmeyi, gündüz uykularından vazgeçmeyi tavsiye ediyor. Onlar ise, en torpilli çocuklar olduğu için eğlenceden ve savurganlıktan hiç vazgeçmiyorlar. Buna rağmen Avrupa ve tüm batı dünyası; bir gün gelip bize karşı kullanmak ve üyeliğimizi veto ettirmek için; onları besleyip semirtmeyi sürdürüyorlar. Bunu bilelim ve boş hayallere kapılmayalım. Geleceğe yönelik adımlarımızı ona göre atalım.