Sabahtan uyandım. Bugün hava bir başka serin. Sadece serinliği değil eylül ayı bize hüznünü de hissettiriyor.

Odama bir iş makinası sesi geliyor. Harrrr! Harrrr! Hırrrr! Takkkk! Tukkk! Rüzgâr serin serin esiyor. Balkona çıktım. Akşehir Belediyesi Fen İşleri’nin arkası açık iki arabası görünüyor biri kum diğeri kaldırım taşı yüklü, bekliyor. İş makinesi çalışıyor. Yol çalışması var. Kaldırım taşları yapılacak. Güzel! Çalışma var. Akşehir’de Eylül ayındayız. Serin bir hava. Rüzgâr serin serin esiyor. İş makinesinin sesi duyuluyor. Gürültü kesilsin diye balkonun kapısını kapattım.

Güz gelmiş. Hazan gelmiş. Eylül ayı kendisini hissettiren serinlikle odamın içerisinde. Yazı bitirdik. Eylül ayların en hüzünlüsüdür. Eylül ayının günleri takvimlerin hüzün yapraklarıdır. Eylül ayı ilk yaz gibi yaz gibi değildir; sokaklar sessizleşir, (-dışarıda çalışan iş makinesini saymazsak) insanlar biraz daha kırılgan, mutsuz ve üzgün olur. İlkyazın o güzelliği, yazın güzelliği artık bitmiştir. O yazın, ilkyazın mutluluğu artık kendisini hüzne bırakmıştır, sarı hüzün şehri ve gönülleri kapsar.

Eylül ayı geldiği zaman kış mevsiminin geçerek yazın gelmesini bekleriz. İnsanlar genelde yazı sever. Yaz tatildir. Yaz ayları bir yıl boyunca çalışıp yorgunluğun atılacağı birkaç günün mutluluğu ve sevincidir. Sadece çalışan anne ve babalar değil çocuklarda yaz ayının özlemini çeker. Çünkü yaz bambaşkadır. Tatildir, denizdir, eğlencedir. Her şeyin güzelliğini yazda görürüz. Sonrası? Yine iş! Yorgunluk. Stress! Tatilde harcanan paraların yeniden kazanılması, tatil için çekilen kredi ise ödenmesi, fazla mesai yapılması, şu bu!

Kış ayında yağan yağmurda karda koşuşturarak iş yerine gidenleri görürüz. Kızgın çehreleri, yolda arabası ile yolda kalanları, trafik kazalarını. Bir de odunsuz, kömürsüz olan var mı diye düşünürüz. Kış sevilmez, belki çocuklara kardan adam yapma mutluluğunu tattırsa da sevimsiz mevsimdir kış, İnsan yazın odunsuz kömürsüz olabilir, fakat kışın? Zordur kışın hayat! "Allah odunsuz kömürsüz kalanlara yardım etsin” diye dualar eder, elimizden geldiğince de yardımcı olmaya çalışırız.

Yaz aylarını bitirdik. Hazan ayındayız. Gökyüzü de solgunlaştı, sıcaklığını yitirdi. Serinlik var. Yağmurlar başlar, demeye kalmadan dün akşam saatlerinde yağmur birkaç saat yağdı. Rüzgâr oluklardan adeta ses verdi. Oluklar doldu taştı. Eylülün ilk yağmuru da kendisin gösterdi. Balkonda izledim yağmuru, ansızın yağmura yakalananlar koşar adım gidiyordu. Yağan yağmur yol kenarlarında birikti.

Şöyle bir balkondan baktım: Ağaçlar yapraklarını bu mevsimde bırakmış. Her daldan kopan yaprak bana yine hüznü yaşattı. Eylül ayları hangi yaşta olursak olalım bize hayatımızın hüzünlerini de hatırlatır. Alır götürür bizi yaşanmışlıklara. Hüzünlere, kederlere, sıkıntılara, bana da öyle oldu.

Yine bir eylül sabahındayız. (Bu arada iş makinesinin çalışması durdu.) Nice eylül aylarını bitirdik. Sabahın erken saatlerinde bilmem kaç saattir çalışan iş makinesi durdu. Kimseler yoktu sokakta. Hangi eylülde de böyle bir gün yaşamadık. Her eylül ayında bu yapraklar düşecek bir bir. Ömür yaprakları gibi. Gökyüzü hüzün. İnsanlar gelip geçecek, uzaktan sonra başka insanlar. Belediyenin anonsu duyuluyor: “Bugün … Akşehir Belediyesi hayırlı işler diler.” Hemen ardından bir cenaze anonsu: “... Nasreddin Hoca Mezarlığında toprağa verilecektir. Merhuma Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı dileriz.”

Eylül ayının ortalarındayız. Bir hüzün, üzüntü…Akşehir’de eylül ayı bize havanın serinlediğini, hüznü, sessizliği, yitip giden ilkyazları, yazları, vedaları hatırlattı.

Belediyenin iş makinesinin sesi duyulmuyor artık, benim için eylül sabahının mutluluğu bu oldu. (Eylül- 2025/Akşehir)