Eskiden fakirliğin göstergesi olarak kabul edilen, hakir görülen kıyafetler ya da bazı yaşantı ve sunum şekilleri günümüzde moda kabul edilerek yeniden gündeme geldi.

Eskiden kıyafetlerin vücut hatlarını gösterecek şekilde çok dar olması hele hele kişinin bacak, göbek, göğüs gibi yerlerinin gözükmesi çok ayıp karşılanırdı. Günümüzde ise vücudun gözükmesine, kendine güvenen dekolteli giyer denilerek, açık giyinmek, cesaret, çağdaşlık ve batılılık olarak kabul ettirilmeye çalışılır oldu.

Eskiden fakir, yıpranmış ya da yırtılmış pantolonunu tamir ettirememişse, ezile büzüle sokağa çıkardı. Günümüzde ise bacakların dikkat çeken kısımlarını göstermek için özel üretilmiş kot pantolon giymek, cesaret ve çağdaşlık göstergesi oluyor.

Eskiden sakal bırakanlar, gerici, yobaz ve bakımsız erkek olarak addedilirdi. Günlük sakal tıraşı olanlara, sinekkaydı erkek denirdi. Günümüzde ise sakal, erkek imajının vazgeçilmezi oldu.

Eskiden devlet memuru kiralık ev tutarken, taksitli mal alırken esnaf kefil istenirdi. Kız verilirken burun kıvırılırdı, çünkü memurun maaşı yaşam şartlarının altında kaldığından, ek iş yapma mecburiyeti vardı. Günümüzde ise memurun aldığı maaş, çalışma şartları ve statüsü, küçük esnafa göre kıyas götürmez şekilde yükseldi. Memura tüm kapılar açıldı ve esnaf kefil değil, memur kefil istenir oldu.

Eskiden asgari ücretli çalışana kız verilmek istenmez, hayvancılık yapan, çiftçilik yapanların oğulları, kızım çalışsın ama yoksulluk görmesin diye tercih edilirdi. Günümüzde ise çiftçinin malı çok ama işi de çok diyerek köylülere kız verilmek istenmiyor. Asgari ücretli olan, maaşı belli, mesaisi belli diyerek, kızım rahat eder düşüncesiyle, tercih edilir oldu.

Eskiden her evin bahçesinde birkaç tane tavuk, horoz mutlaka bulunur, zamanlı ya da zamansız gelen misafir için hemen kesilir ve herkes kendi yumurtasını da üretmiş olurdu.

Kesilen hayvanın kanatları kesinlikle yenmezdi. Günümüzde pikniğe gitmek, yakılan mangalda o kanatları pişirip yemek moda oldu. Hatta çeşit çeşit soslarla kanatları sunum yaparak satan lokantalar açıldı.

Eskiden yenir mi o kirli yumurtalar diye ellerine dahi almayanlar, şimdilerde neredeyse organik diye, o haliyle yiyecek duruma geldiler.

Eskiden küçük bahçeli müstakil evlerde oturmak, ekonomik olarak refah seviyesi düşük olan ailelerin tercih ettikleri semtler olurdu. Apartmanda oturmak açık ara bir zenginlik göstergesiydi. Belki de bunun en önemli sebebi, dairelerin kaloriferli olmasıydı. Günümüzde ise doğalgazın yaygınlaşmasıyla, tekrar bahçeli müstakil evler, zenginlerin tercih ettikleri mekanlar haline geldi.

Eskiden tam buğday ekmeğini fakirler yerdi, francala ekmeği ise maddi durumu iyi olanlar. Günümüzde ise tam tersi, katkısız köylü ekmeği aranır oldu.

Eskiden orta halli ve fakir kesim, ev yemeklerinin dışında lokanta ve restoranlardan yemek yeme imkanı bulamazdı. Dolayısıyla restorana gidip, ev yemeğinden farklı olan herhangi bir yemeği yemek zenginlik göstergesiydi. Günümüzde ise ev yemeği daha sağlıklı, daha katkısız olduğundan, bu tarz lokantalar zenginlerin uğrak yeri oldu.

Eskiden sofralarda ot yemekleri varsa, et alamadığından ot yediği düşünülür ve o aileye fakir yaftası vurulurdu. Günümüzde sofrada yeşilliğin bulunması, otlu yemek yapılması, sağlıklı beslenme adıyla tercih edilir oldu.

Eskiden meyve ve sebzelere ilaç atılmaz dolayısıyla yetişen mahsulde kurt gibi böcekler oluşurdu. Bunları şehirli kesim yemez, köylü fakir kesim mecburiyetten yerdi. Günümüzde organik gıdaların değeri anlaşıldı ve burun kıvrılan kurtlu meyveler aranır oldu.