Afetler geldiğinde kimseye “hazır mısın?” diye sormaz. Hepimizi aynı anda sınava tabi tutar. Ama bu sınavda en dezavantajlı olanlar, ne yazık ki en çok görmezden gelinenler: engelli bireylerimiz.

Depremde merdivenlerden inemeyen bir tekerlekli sandalye kullanıcısını, sirenleri duyamayan bir işitme engelliyi, karmaşa içinde yönünü kaybeden görme engelliyi düşünelim… Biz afet anında paniğe kapılırken, onlar çoğu zaman çaresiz bırakılıyor.

Ne yazık ki tahliye planlarının büyük çoğunluğu engelli bireyleri hesaba katmıyor. Okullarda, kamu binalarında, apartmanlarda yapılan tatbikatlarda bile engelliler için özel senaryolar hazırlanmış değil. Oysa gerçek şu: Afet planı engelli bireyleri kapsamadığı sürece, o plan eksiktir.

Engelli vatandaşlarımızın afetlere karşı korunması sadece “insani bir sorumluluk” değil, aynı zamanda anayasal bir haktır. Hiç kimse, içinde yaşadığı binada veya mahallede “unutulmuş” olmamalı.

Çözüm aslında çok uzak değil:

Engelli bireyler tatbikatlara dahil edilmeli, özel senaryolar hazırlanmalı.

Binalarda engelliler için güvenli tahliye alanları oluşturulmalı.

Komşuluk bilinci artırılarak, afet anında engellilere yardım edecek gönüllüler belirlenmeli.

Afet bilinci eğitimlerinde engelli kapsayıcılığı zorunlu hale getirilmeli.

Unutmayalım: Bir toplum, en zayıf halkasına gösterdiği özen kadar güçlüdür. Afetlerde engellileri görmezden gelen bir toplum, aslında kendi vicdanını da enkaz altında bırakmış olur.

Yaren Arama Kurtarma Derneği olarak biz, her afet planının engellileri kapsaması gerektiğine inanıyor ve bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız.