Yüce Rabbimiz dünyayı, çeşitli yiyecekler ve giyeceklerle; ağaçlarla, meyvelerle, sebzelerle, ormanlarla, koyunlarla, keçilerle, atlarla, develerle, fillerle ve daha yüz binlerce hatta sayılamayacak kadar çok yararlı canlı ve cansızlarla doldurarak; akıl ve muhakeme gücü verdiği insan nesline teslim ve emanet etmiştir.

Asırlarca önce yaşayan bir Fransız düşünür; "Dünya anaların en namerdi ve yararsızıdır!" demiş; metninin okunuşu şöyle: "Konsidere kö, la terre est lö püzengrat des maratr." Böyle yazan Fransız yazar, dünyamıza haksızlık yapmış! Tam aksine DÜNYA; ANALARIN EN MÜŞFİĞİ, EN FEDAKARI VE EN GÜZEL BESİNLERİ VE TEMİZ HAVAYI, KOYNUNDA YAŞAYAN CANLILARIN HEPSİNE KARŞILIK BEKLEMEDEN SUNAN EN FEDAKAR OLANIDIR!

Bizler, bu cennet misali gezegenimizin değerini bilip yeterince şükredebiliyor muyuz? Ne yazık ki hayır! Uzayda; insan nesli kadar doyumsuz, kadirbilmez başka bir nesne ve canlı yaratık var mı?  İnanın ki, yoktur!

En yırtıcı hayvanlar karınlarını doyurmak için, yakalayabildiği canlıları yiyorlar. Fakat İnsanlar gibi, kıskançlıktan veya intikam duyguları ile mi öldürüyorlar o canlıları?

Hayır en vahşi hayvanlar bile, kızgınlıktan veya intikam hissiyle yapmıyor o işi. Karınları doyduktan sonra, hayvanlar av peşinde koşmaz!

Değerli madenleri çıkarıp hazineler yığmak için, insandan başka hiçbir canlı; ormanları yakmamış; nehirleri kurutmamış ve başka canlıları derileri, dişleri ve başka organlarını çalmak için; o hırsla öldürmemiştir. Vahşi hayvanlar genellikle kendi hemcinslerini yemezler.

Yırtıcılar, ancak karınlarını doyurabilmek için başka bir canlıyı öldürür. Öldürdüğü canlıyı, esir veya köle yapmaz; işkenceye tabi tutmaz. Karnı toksa, hiç öldürmez. Doyunca çoğu uyur. Hiçbir hayvanın, hava kirliliği yaratma ve dünyayı yaşanamaz hale getirme gibi bir alışkanlığı veya suçu da, yoktur.

İnsanlar birbirini ve diğer canlıları öldürmek için; yaylar ve oklardan başlayarak; av tüfekleri, makineli tüfekler, toplar, bombalar yaptılar. Bununla da yetinmeyip toplu katliamlar için; atom ve hidrojen bombaları icat ettiler. Çeşitli bahanelerle büyük savaşlar çıkarıp hemcinslerini öldüren yalnızca insanlardır. Hırslarımızla çevremizi soluk alınamaz hale getiriyoruz. Ormanları kesen ve ağaç katliamı yapan bir hayvan da YOK! Akarsuları kirleten yalnızca bizleriz. İnsan nesli, dünyayı kirlettikten sonra uzaya da göz dikti. Aya gidildi! Eğer atmosferi veya solunacak oksijeni olsaydı; gecelerimizi aydınlatıp bize tatlı hülyalar yaşatan zavallı gezegenimizi sahiplenmek için; çoktan savaşlar çıkarılırdı. Ayda, su yok! Atmosfer de, oksijen de yok! Değerli maden yatakları da yok olmalı ki; azgın sömürgeciler, orası için henüz savaş çıkarmadılar. Fakat Mars'a göz diktiler.  Gidenler, mutlaka o masum yerlere; "BURASI BENİM!" anlamına gelen işaretler ve bellikler bırakmışlardır. Bakalım oraları paylaşmak için ne zaman savaşacaklar. Keşke oralara yerleşseler de; dünya insanları o iki azgın savaşçı vahşi güçten kurtulsa! Binlerce asır da geçse; uzayda dünyamızdan başka insan neslinin yaşayabileceği yer bulunamayacak! Gezegenimizin değerini bilelim. Savaşlarla ve başka kötülüklerle kirletmeyelim.

İstanbul'un şahane doğası Rant uğruna yok edildiği için; yağmur bastırınca seller ve göller oluşuyor. Ertesi güne kalmadan da, susuzluk eziyeti çekiliyor.