Suriye’nin uçağımızı düşürüp iki pilotumuzu şehit etmesi üzerine, dost bildiklerimiz ve yalnız onları koruyan bir ittifakta ortak göründüklerimiz; bize yeteri kadar güçlü destek vermediler! İttifakın genel sekreteri, heyecansız bir şeyler söyledi. Zaten ülkesinin dış işleri bakanıyken; Türkiye’ye açıkça karşıttı! Başka birinin genel sekreter yapılması gerekirdi. Daha uygun başkaları da vardı. Nedense o günlerde en aleyhimizde görünen biri, ortağı olduğumuz ittifakın başına getirilmişti. Veto hakkımızı  kullandırmadılar.

            Rusya, sanki olayın tüm teferruatını biliyormuşçasına, açıkça Suriye’den yana çıktı. “Provokasyon kastı yok!” dedi. Nasıl bildin, uçak düşürmede kötü niyet olmadığını?

            Bize aynı atılganlıkla arka çıkan bir dost, göremedik. Rusya’nın Suriye’ye çıktığı kadar, büyük müttefikimiz bize arka çıkmadı. Telaş ve heyecan sergilemedi. “Başkanlık seçimi varmış! Seçmenlerini, ürkütmek yanlış olurmuş. Demek ki, dostlarımızın halkları ve kamuoyları da, yeteri kadar bizden yana değil!

            Merak ettiğim bir konu var: Türkiye-Suriye probleminde; eskiden dostumuz olan İsrail, hangi tarafı tutar acaba? Suriye’den yana mı olur? Kürecik fedakarlığımızın hatırına bizden yana mı? Yoksa, “Domuzun derisi, köpeğin dişi! Birbirini kırsınlar!” diye mi sevinir? Rahmetli babam, bu gibi durumlarda; “Güleceğini tutamaz!” derdi.  

Keşke bu iki komşu ülkenin her ikisiyle de; tüm dış tertiplere rağmen dost kalmayı başarabilseydik!

Kürecik deyince aklıma geldi; kutsal vatanımızın o tepesine, İsrail’i korumak ve İran’ı vurarak bizi komşumuzla düşman etmek için yerleştirdikleri füze savar mı? Yoksa olağanüstü bir radar mı? her neyse; “O tesisleri korumak için; kendilerinden DÖRT MİLYAR DOLARLIK silah satın almamızı istemişler, Ayıp Yahu!

1-Bu dünya ekonomik krizinde bizden dört milyar dolar istemek; “BORCA BATIN, SEYRİNİZE BAKALIM!” demektir. 2-“Böyle tehlikeli bir üssü kursunlar mı?” diye halkımıza sorulmadı. 3-Üssü biz istemedik! Siz kurdunuz. 4-Alın götürün bizi tehlikeye düşürecek olan bu üssü!  O zaman da yazmıştım: Rum bölgesine kurun, Yunanistan’a kurun. 5-Belki o tesis ülkemize kurulmasa; Rusya ve İran, Suriye’nin uçağımızı düşürme olayında bizden taraf olacaklardı…

Asıl sözüm kaynayıp gitmesin! Suriye’nin uçak düşürmesinde İsrail bizden taraf mı? Suriye’den taraf mı? Ülkemizdeki Yahudi kardeşlerimizin bizden taraf olduğunu biliyorum. İsrail kimden taraf? Açıklamadı, fakat bizim Suriye ve başka bir Arap ülkesiyle savaşa girmemiz, İsrail devletinin işine gelir.

Sahi, savaşlardan bu kadar kaçınmamız ve ekonomiye ağırlık vermemiz gereken bir dönemde; birbirine düşman olan ve eskiden de çatışmış ve savaşlara girişmiş bulunan iki bölge ülkesiyle birden, nasıl oldu da düşman haline gelebildik?  BU kadar yanlış ve ters işi başarabilmek için, büyük ustalık gerekir. Yoksa büyük güçler böyle mi istedi?

Libya’olayında da, hakkını alamayan, aldatılan, pazarını ve elde ettiği iş alanlarını kaybeden biz olmuştuk. Sayın Başbakanımız haklı olarak; “Libya’da NATO’nun ne işi var?” demişti. Tam tersine; İzmir’i operasyonun merkezi yaptılar. Fransa ve İtalya petrolleri paylaştı; diğerleri istediğini elde etti. Pazarını, iş alanlarını ve yararlı ilişkilerini kaybeden ise, yalnızca biz olmuştuk. Böylesi müttefikler, ellerin başına!

Tahriklere kapılıp da bir maceraya girersek; yapayalnız bırakılacağımız açıkça ortaya çıkmış oldu.

İnşa Allah pilotlarımız değişik kılıkta çıkar gelirler de; yüreklerimiz serinler…

[email protected]        www.nazifkurucu.com.tr