Ak Parti'nin 3 Kasım 2002 tarihinde, tek başına iktidar olmasından önce ve hatta bir süre daha, muktedir olana kadar vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini keyfi uygulamalarla kısıtlayan, malum bir yapı vardı.

25-30 yaşın altındaki gençler, eski Türkiye'de yaşamadıkları için bilemezler, onlar sadece okudukları ya da büyüklerinden duydukları kadarıyla bilgi sahibidirler.

Özellikle 90'lı yıllarda kalıcı travmalara sebep olan, Müslüman ülkenin kadınlarına reva görülen, sınır tanımayan başörtüsü zulmü vardı. Bu zulüm okulundan veya işinden atılan kadınları, askerdeki oğlunu ziyaret dahi edemeyen anneleri, çok ağlatmıştı.

Bir avuç azınlık ''laiklik elden gidiyor'' teraneleriyle, inananların manevi değerlerini tüketirlerken diğer yandan da memleketin maddi değerlerini bankalar üzerinden çalıyorlardı. 

Ülke ard arda siyasi ve ekonomik krizler yaşıyor ve IMF'nin kuşatmasından kurtulamıyordu.

Yapılan zulmü perdelemek için toplumu hızla ayrıştırıyorlar ve insanları korkutup sindiriyorlardı. Her şeye rağmen, sesini yükseltenlere karşı da akla hayale gelmeyecek entrikalar çevirerek, bedel ödetiyorlardı.

Neyse, yaşananları tekrar ayrıntılarıyla yazmanın kimseye fayda getirmeyeceğini düşünüyorum. Artık geçmiş geçmişte kalmalı ve çekilen çileler tazelenmemeli.

Kamusal alan safsatasıyla, geçmişte gereksiz yere inananlara dayatılan zulümleri, genelgelerle de olsa Ak Partinin nihayete erdirerek gündemden düşürmesini taktir ediyorum.

Vaziyet berkemal olmuşken, geçen hafta CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun, kamuda kılık kıyafet özgürlüğünün genelge yerine yasa ile belirlenmesini istediklerini ifade etmesi, bomba etkisi yaptı. Konuyla ilgili CHP adına TBMM ne teklif vereceklerini açıklayarak, yıllardır gündemde olmayan başörtüsü meselesini, tekrar birinci gündem haline getirdi.

Bu şartlarda yasa gerekli miydi? gereksiz miydi? onu sizlerin taktirine bırakıyorum. Ama ben doğru buluyorum.

Lakin, geçmişte bu zulmün yaşanmasının baş aktörü olarak bilinen CHP’nin böyle bir yasa teklifi vermesini, yerinde ve aynı zamanda, çok değerli bulduğumu sevinerek yazıyorum.

Çünkü Kılıçdaroğlu'nun bu açıklaması bırakın başka odakları, daha şimdiden kendi partisinin içinde bile birçok rahatsızlıklara sebep oldu.

Velev ki CHP bunu siyasi rant uğruna veya sözde helalleşme adına yapıyor olsun, ben yine de çok önemsiyorum.

Kılıçdaroğlu'nun 2023 seçimlerinde, 6+1 yuvarlak masanın etrafında oturan Millet ittifakına kendi adaylığını kabul ettirerek, Cumhurbaşkanı adayı olabilmek ve kazanabilmek adına, her şeye rağmen böyle bir yola girdiğini düşünüyorum.

Varsın olsun, iktidar çevrelerinin söylemiyle CHP zihniyetinin İslam’ın değerlerine kerhen de olsa saygı göstermesi, onlarca yıldır kendilerine göre oluşturdukları kırmızı çizgilerini aşarak, sırtlarını dönüyor görüntüsü vermeleri bile, en azından şimdilik benim çok hoşuma gitti.

Siyasetin üstadı Ak Parti genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu açıklamanın ardından hiç vakit kaybetmedi. Ve madem siz ihtiyaç olmadığı halde böyle bir teklifle geliyorsunuz, öyleyse yasa değil Anayasa değişikliği yapalım da tam olsun deyiverdi.

Dolayısıyla CHP'nin önüne serdiği fırsatı sahiplenerek, değiştirilmesi çok mümkün olmayacak şekilde, Anayasa’yı değiştirmek için kolları sıvadı.

CHP bunu akıl edememiş olacak ki, Özgür Özel gerek yok sözüyle geri adım attı, ancak Kemal Kılıçdaroğlu varız diyerek, Akşehirlilere yakışır tarzda geri adım atmadığını ilan etti.

Tüm toplum gibi bende, TBMM ne bu konuyla ilgili Anayasa değişikliği teklifi geldiğinde, kimler evet diyerek samimiyetlerini ve topluma saygılarını deklare edecek veya kimler hayır diyerek değişmediklerini, inançlara karşı olduklarını gösterecekler sabırsızlıkla bekliyorum.

Her ne kadar Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, CHP'nin başörtüsü düzenlemesine ilişkin kanun teklifiyle ilgili "Çıkışı gereksizdi, Erdoğan da el yükseltti. 'Ayağına sıkmak' diye buna derim ben" demiş olsa da sonuç itibariyle başta CHP sözünde durur ve Anayasanın değiştirilmesine evet oyu kullanırlarsa, inanın belki oyumu değil ama alkışlarımı hak edeceklerini, buradan ilan ediyor ve ellerimi kaldırmış hazır bekliyorum.