Sayın Doğan Kuban’ın CUMHURİYET  Gazetesinde, İstanbul’u devleştirmenin sakıncalarını anlatan çok güzel bir yazısı çıkmıştı. Bu yönde öğüt veren birçok atasözümüz de var. Tüm servetinizi aynı yere yığarsanız“Kap-kaç veya yankesiciliğe uğrarsınız, hayatınız kararır” der, atalarımız. Fakat yöneticiler, ülkenin bütün kaynaklarını tek bir tehlikeli noktaya inatla yığarak bu öğütlerin tersini yapıyorlar.

*İstanbul tarihte düşman işgaline uğradı mı? Evet.

*Bulgarlar tek başlarına saldırıp, Çatalca’ya kadar geldiler mi? Evet.

*Stalin, boğazlarda üs ve ayrıcalıklı haklar istenmedi mi? Biz o tehlikeyi önlemek için, Batı ittifakının liderlerine yalvar yakar olmadık mı? A.B.D. ricalarımızı soğuk karşılamadı mı? Bütün bunlar oldu.

*Ancak, gençliğinde savaş bakanlığı yapan, dış politika kurdu Çorçil’in ileri görüşlülüğüyle; sonradan emrinde birçok savaşlara girip şehitler verdiğimiz NATO ittifakına alınarak;  o tehlikeyi geçiştirmiş olmadık mı? Böyle oldu.

*Bunun karşılığında hemen Kore savaşına asker göndererek 800 şehit vermedik mi?

*Bu ittifakın isteğiyle; İtalya Libya’nın bitişiğinde(tam karşısında) olduğu halde; Libya’ya savaş üssünün merkezini, İzmir yapmadılar mı? Buna boyun eğmek zorunda kalmadık mı?  Demek ki, ortalık sütliman değil! Türkiye’nin tüm servetini İstanbul boğazının iki tarafına yığmak da, doğru değil!   

*Lozan imzalandığı zaman, İstanbul’un nüfusu 300 bin kadardı. Bugün 17 MİLYON! *Bu yığılma akılcı mıdır? *İnsanlar daha mutlu mu? Hayır! Özel helikopteri olanlar dışında hiç kimse mutlu değil! İnsanlarımız oraya keyfinden göçmüyor. İş bulma ve geçim sağlama olanakları oraya yığıldığı için geliyor. Ülke nüfusunun beşte biri, tek bir noktaya yoğunlaşmak zorunda bırakıldıysa; yatırımların neredeyse tamamı oraya yapılıyor demektir. Bırakalım olası bir savaşta koruma zorluğunu; normal ve olağan günler sayabileceğimiz şimdilerde bile, patlayacak devasa bir bomba gibi İstanbul.  İstanbul halkı rahat mı? *Mutlu mu? Gideceği yere normal bir süre içinde ulaşabiliyorlar mı? Tümüyle hayır!

Peki bu mutsuzluklar ve sızlanmalar yaşanırken; İstanbul’a milyon nüfuslu yeni kentler eklemeye çalışmak ve üçüncü köprüyle üçüncü havaalanını yapmak, ne kadar akılcı? Hiç mantıklı değil. Çok yanlış!

Orada araba kullanamamaktan ve gideceğim yerlere taksiyle bile ulaşamamaktan dolayı, çoktandır İstanbul’a gidemedim. Kardeşimi ve torunumu görmeyeli çok oldu. Oradaki hemşerilerimin, derneği var. Toplantılarına çağırıyorlar. Hiç olmazsa uygun zamanda varıp, topluluğa bir konuşma yapmamı istiyorlar. Gözüm korkuyor. İnşa Allah, ekim veya kasım ayında nasip olursa gitmeye çalışacağım. Fakat istediğim yerlere kolay varabileceğimden kuşkuluyum.  

Beyler, efendiler! İstanbul’u aşırı şişmanlatarak, kalp hastası yapmayın…

 

[email protected]   www.nazifkurucu.com.tr