Osmanlı devleti hiçbir valiyi ve kadıyı, üç-beş yıldan fazla aynı yerde tutmuyordu. Sonradan bazı yerlere yerli, geniş yetkili ve olağandışı unvanlı yerel yöneticiler atayarak, yanlış yaptı: 1-Mısır’a Hidiv yapılan Mehmet Ali Paşa ayrı devlet kurdu. Hatta Anadolu’yu işgal edip; payitahtı tehdit etti. 2-Mekke Şerifi Hüseyin, ayrı devlet kurabilmek için İngilizlerle işbirliği yaparak, kendini atayan devletimize ihanet etti. Oralarda geniş yetkili ve yerli yöneticiler olmasa; devlet göçmezdi.
Bazılarının kurulmasını ve geniş yetkiler verilmesini istediği bölgesel yönetimler; ülkemizi tehlikeli sonuçlara götürür. Polisi ve güvenlik güçleri de olması düşünülen bu yönetimler, anlaşamazlarsa ne olacak? Birbiriyle savaşmaya kalkarlarsa; kim durduracak?
Kuzey Irak’ta kurulan bölgesel yönetim, Irak merkezi hükümetiyle anlaşmazlık içinde! Petrolü ve diğer kaynakları, kendi malı sayıyor. Hiçbir işini merkezi yönetime danışmıyor; karıştırmıyor. Ayrı bakanlar kurulu ve silahlı gücü var. Irak bölünmüş durumda artık! Üstelik dış güçlerin baskısıyla Irak’ın başındaki kişi; merkezi yönetimi tanımayan o isyancı bölgeden getirildi! O bölünmenin zararını, en çok biz görüyoruz. Üstelik sömürücü dış güçler aynı bölünmeyi, bize de dayatmak istiyorlar. Baskılar kurarak Özal’a, o yönde adımlar attırdılar. Şimdi de Suriye’yi bölmek için, bizi alet ediyorlar. Yeni bölünmeden en büyük zararı gene biz göreceğiz. “Bu yükü yüklenmeyelim” diyoruz. Fakat büyük şef, sopa gösteriyor!
Yasalarımızda yapılması istenen değişiklikler de; bizi çökertecek ve yerel yönetimleri ayrı devletler haline getirebilecek bir amaca yöneliktir. Böyle bir şeyi eskiden beri ısrarla isteyenler, genellikle dış baskıların da zorbalığıyla ülkemizi federasyona dönüştürme ve sonra yok etme amacı taşımaktalar.
ABD, iç savaşta birbiriyle harp eden on adetten fazla devletin, sonra birleşmesiyle kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti ise, değişik devletlerin birleşip ortaklık kurmasıyla oluşmadı. Üç kıtada geniş toprakları olan imparatorluğumuzun, birçok düşman ülkeler tarafından istila ve işgal edilmesi sonucu; canlarımız pahasına kurtarabildiğimiz, eskisine göre pek çok daha küçük anavatanımızla yetinerek; üniter devletimizi kurduk. İstiklal Marşımız da, şanlı bayrağımızla birlikte; yurdumuzun ve devletimizin bölünmezliğini haykırmaktadır.
Büyük imparatorluğumuzu yağmalayan azgın güçler, yeniden can suyu kazanıp ayakta kalmamızı hazmedemediler. İçimizde, onlarca ve hatta daha fazla isyanlar çıkarmışlardı. Şimdi de bizi bölebilmek için, bazı vatandaşlarımızı kandırdılar. Bu yolla çıkardıkları isyanlar ve kalkışmalar da sonuç vermeyince; federasyonlara bölerek yutmanın planlarını bazı kulaklara üflemekteler. Ballandırarak o yolu övüyorlar. Tuzaklara düşmeyelim, yurdumuzu çatışan küçük dilimlere bölmek isteyenleri, sevindirmeyelim.
Belediyelere bugünkü yasalarımızda verilen yetkiler bile, kötü amaçlılar tarafından kullanılmaya elverişli durumda. Çok az da olsa bazı belediye başkanları, şimdiden Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğüne zarar verecek; hatta yok edecek eylem ve söylemlerin içindeler! Daha önce bu sakıncalar fark edildiği için; il özel idarelerinin başkanı, valilerimizdir. Belediyelerde de, mülki idare amirlerine sakıncalı ve tehlikeli adımlar atılamamasını sağlamak üzere, yetkiler verilmesi gerekir.
Sevr haritasında ısrarcı olup; Lozan sınırlarımızı hiç kabul etmeyen ve Türkiye Cumhuriyetini savaşlara sokarak ortadan kaldırmayı; en azından birbiriyle çatışan parçalara bölmeyi amaçlayan büyük müttefiklerimiz var! Arap Baharları icat etmelerinin amacı da; yalnız Arap ülkelerini değil, Tüm Müslüman devletleri, birbiriyle çatışan parçalara bölüp ortadan kaldırmaktı. Dış güçler bölücü terörü el altından yaratıp destekleyerek ve besleyip azdırarak; bizi bölmeye çoktan girişmişlerdi. Her adımı atarken, iç barışımızı ve ülkemizin birlik ve bütünlük içinde kalkınıp; halkımıza zenginlik, refah, barış ve mutluluk sağlayacak sonuçlara doğru gidileceğinin garantisini aramalı ve bulmalıyız.
[email protected] www.nazifkurucu.com.tr