Çok eski fakat çok gerçek bir atasözüdür bu!
"HAKİKAT ŞİMŞEĞİ; FİKİRLERİN ÇARPIŞMASINAN DOĞAR!" anlamına gelir.
Ne yazık ki, özellikle dünyanın doğu iklimlerinde ve bilhassa bizde; düşünenlerin fikirlerini söyleyip yazabilmesi; çok zordur. Genellikle de cezalandırılıyor.
Bu fikir açıklama suçu yüzünden; ömrünü zindanlarda geçirenler pek çok.
Arada tek-tük;
FELEK, ESBABI ZULMÜN CÜMLESİN TOPLASIN GELSİN!
DÖNERSEM KAHPEYİM HAKİKAT YOLUNDA BİR AZİMETTEN!
Diyebilen kahramanlar da çıkıyor.
Onlar zindanlarda çürürken; uğruna fedakarlık yapılan kalabalıkların umurunda bile olmaz çoğunlukla! BU yüzden de; batı demokrasileri düzeyinde bir ifade özgürlüğüne kavuşamıyoruz. Avrupa Birliği de bizi üye olarak kabul etmiyor
Zaten günlük geçim derdinde olan kalabalıkların; "Fikirmiş-Efkarmış..."
"Gerçekmiş-yalanmış..."
"Ülkenin ve ulusun yarınlarıymış... Ya da, zararınaymış..." gibi şeylerle uğraşmaya ayıracak zamanları da; maddi güçleri de yoktur...
Maddi durumu düzelmiş olanlar ise, böyle şeyleri düşünmektense;
"SALLA BAŞINI- AL MAAŞINI" veya;
"BANA DOKUNMAYAN YILAN; BİN YIL YAŞASIN!" gibi atasözlerinin gölgesinde yaşayıp giderler. Kalkınmış batı dünyası ile; ona yetişebilme çabasıyla yırtınan doğu dünyasının arasındaki açık da bu yüzden bir türlü kapanamıyor.
*zenginlik ve kalkınmışlık...
*Borçluluk ve üstünlük sağlayan "Zenginlik" gibi zıtlıklarla; iyilikler ve zorluklar; işte farklılıkların sonucudur.
Düşünmenin ve düşündüğünü açıklamanın; yasak olmasıyla-serbest olması arasındaki farklar da; ifade hürriyeti yokluğunun yarattığı kalkınmamışlıktan doğar.
İfade hürriyetinin olmadığı yerlerde; gelir dağılımı bozuktur.
İhracatın, ithalatı karşılayabilmesi de olanaksızdır. Sonuçta borçluluk doğar.
Dış borçlar yığıldıkça da; ülkenin ve devletin bağımsızlığından bahsedebilmek de, olanaksızlaşır.