Birçok kuruluşun Başkentten alınıp götürüldüğü ve Ankara'nın tümüyle ihmal edildiği bir ortamda; Sanayici ve atılımcılar Ankara'yı canlandırdılar. En küçüğünden en büyüğüne kadar hepsini takdir ve tebrik etmek gerekir. Çok eskilerde de, Ankara değişik mallar üretip ihraç etmeyi başaran bir merkezmiş. Ankara ve Beypazarı esnafı, yüz yıllar önce çeşitli mallar üretip dış ülkelere satmayı başarıyorlarmış. Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet ve Başkent olmayla başlayan coşku ve Atatürk döneminde başlatılan savunma sanayi, üretme ve dış ülkelere ihraç etme alışkanlığını güçlendirdi. Şimdi devlete ait fabrikalar eskisi kadar çalıştırılmasa bile; birçok dalda üretim yapan organize sanayi bölgeleri oluştu. İlk atılımı Keresteciler Sitesi yapmıştı. Mobilya ve ahşap işlerinde bu site, esnafa ihracat yapma cesaretini ve alışkanlığını kazandırdı. Bulunduğu geniş bölge zamanla yetmedi. Yeni Mahalleye bağlı olan  Saray köyünde MODERN KERESTECİLER SİTESİ'ni kurdular. Bir yıl içinde yaptıkları muhteşem cami, ancak uzun yıllar içinde bitirilebilen Kocatepe Camisi kadar Görkemli ve büyüktür.

 Sanayinin yoğunlaştığı Saray Köyü, Köprübaşı belediyesi ilçe yapılıp Kazan adı verilince, oranın mahallesi haline getirildi ve bakımsız kaldı. Buna rağmen Saray'da başlayan sanayileşme çevreye yayıldı; Orhaniye köyüne ve Kazan ilçe merkezinin dışarılarına kadar taştı. Sanayileşme, Başkentin adeta kasıtlı bir şekilde ihmal edilip söndürülmek istenmesine rağmen; daha da canlanmasını sağladı. Saray Yenimahalle ilçesine bağlı bir köyken; bugünkünden daha bakımlıydı.        Kazan Belediyesi, Saray köyünün meralarını ve tapusuz diğer yerlerini satarak zenginleşti. Sanayi işletmelerinden ve taşınmazlardan önemli ölçüde vergiler alarak güçlendi. Fakat fabrikalar ve adalar arasındaki yolları bile açmadı. Kendisini zenginleştiren bu uzak mahallesine yeterli hizmet götürmedi. Çalışkan ve yurtsever sanayiciler; tümüyle ihmal edilse bile Saray köyünü canlandırdıkları gibi; Başkentimizi de yüceltiyorlar.

Bu noktadan, yeni çıkan büyük belediyeler yasasına gelmek istiyorum. Kurulacak büyük belediyelere ve onların başındakilere, aynen Kazan- Saray  emsalinde  görüldüğü gibi; uzaktaki köyler ve kasabalar, çok önemsiz görünecektir. Kazan Belediyesinin, Saray köyünden vergileri toplayıp boş yerleri ve meralarını sattığı halde; adalar arasındaki yolları açmadığı gibi; yeni icat edilen büyük belediyeler, yaşamına son verilen küçük belediyelerin halkını, önemsiz görüp dikkate almayabilirler. Çünkü o küçük ve uzak yerlerdeki oy sayısı, dev merkezin bir mahallesindekinden daha az olabilir. Büyük belediyenin, burnu ve gururu aşırı büyüyen büyük başkanı da; oralara gidip halkın sorunlarını dinlemeye bile gerek görmez. Küçük yerleşim birimlerinin yeterli hizmet görmesi için; yetkilerin vali ve kaymakamlarda olması tek çözüm yoludur. Ancak böylece nüfusu kalabalık olmayan uzak köyler hizmet alıp güçlenebilir.

Bugün en çok yatırım yapılan, devlet bütçesinden en çok pay alan belde, İstanbul'dur. Nerdeyse bütün yatırımlar oraya yapıldığı için; tüm ülkemizin insanları oraya göçmekte! O kadar çok hizmet, yatırım ve göç aldı ki; sıkışıklıktan ve izdihamdan soluk alınamaz hale geldi.  Kurulacak büyük belediyeler de, hükmettikleri bölgedeki halkın tümüyle merkeze göçmesi sonucu, İstanbul gibi yaşanmaz hale gelecekler.

}