Ana dil, kişinin doğumundan itibaren konuştuğu tek dildir. Her insan kendi ana diliyle doğar, büyür. Benim ana dilim Türkçe tabii. Eğer ana dilinizi bilmezseniz, kendi yörenizi, kültürünüzü de bilmezsiniz. İnsanlar dil öğrenme yeteneğiyle beraber doğarlar. Kendi anne, babamızdan hangi dili öğrendiysek öyle konuşmaya başlarız ve bu bir ömür böyle devam eder.


Milletimizi güçlendiren en büyük etkenlerden biri de dildir. Bizim hayatımıza, geleceğimize yön verir. Bir milletin esir olup kendi dilini konuşamadığını düşünün. Ben düşününce, kendi ana dilini bile bilmeyen zavallı hale düşmüş bir millet geliyor aklıma. Bunlar benim düşüncelerim tabii. Ben kendi dilimi bilmeseydim ve başkalarından gördüğüm dilleri konuşmaya alışsaydım kendimi esir hale düşmüş, öz dilinde bir kere bile konuşamamış ve nereli olduğunu bile bilmeyen biri gibi hissederdim. Bu çok korkunç bir şey bence. Kimse böyle bir duruma düşmek istemez. Dil insanlar arasındaki bağı kurar bir şekilde. Ulu Önderimiz Atatürk de Türk dilimizin korunması ve güçlenmesi için elinden gelen çalışmaları yapmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra asıl savaşın cahillikle verileceğini söylemiştir. Bunun için de Türk Dil Kurumu’nu kurmuştur. Türk Dil Kurumu, Türkçemizi zenginleştirmek için kurulmuş ve Türkçemizin gelişmesi için birçok hizmetleri olmuştur.

Eğer bir millet dilini kaybetmeye başladığını fark ederse, o millet yok oluş sürecine giriyor demektir. Dilimiz tarihimizdir, kültürümüzdür, gelenek göreneklerimizdir, örf ve adetlerimizdir… Dil gelecek nesillere ışık tutar, aydınlatır. Tüm millet bir dilde toplanmışsa, o millet artık bağımsız ve egemen bir millet olmuştur. Dil, aynı zamanda yaşadığı için bir canlıdır. Dil doğar, büyür, gelişir ama zaman içerisinde değişime de uğrar. Mesela bazı İngilizce olarak dile geçen kelimeler Türkçeye geçmiştir. Örneğin “ okey ” diyoruz sürekli olarak günlük hayatımızda. Ben bile farkında olmadan birçok yabancı kelime kullanıyorum. Ama bunu mümkün olduğunca engellemeye çalışıyorum, siz de engelleyin. Mesajlaşmalarda “ baybay ” demek yerine “ hoşça kal ” demeye çalışın. Ben bu konu üzerinde araştırma yaptıktan sonra böyle yabancı kelimelerle konuşarak, sadece dilimizin özelliğini yitirdiğini anladım. Çünkü örneğin İngilizler bir kelime bile Türkçe konuşmuyor. O halde biz neden yabancı dilde konuşalım ki?

Yani anlayacağınız dilimiz oldukça zengin bir dildir. Dilimize hak ettiği saygıyı ve değeri verelim. Onu sadece kendi milletimize özgün bir dil haline getirelim. Türkçemizi kaybetmek istemiyorsak geliştirmeli, gereken önemi vermeliyiz. Ne demiş Mustafa Kemal ATATÜRK: “Amacımız, Türk Dilinin öz zenginliğini ortaya çıkarmak, onu dünya dilleri arasında, değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir.” Biz Türk evlatları da bu amaçla ilerleyelim. Türkçemizi geliştirelim, yüceltelim. İşte o zaman aslında ana dilimizin ne kadar değerli olduğunu anlayacağız…