Aleviliğe ve Cem evlerine karşı değilim. Hiç kimsenin inancını öteledim. Babamın Amcası TOPAL TEVFİK (Yalavaçlı hafız Mehmet Tevfik Efendi) Merdivenköy Bektaşi tekkesinin dedebabası imiş. Onun aleyhinde (BEYA MÜSLÜMANLAR) adlı kitabı yazana karşı; birkaç kez savunma yazısı da yayınlamıştım.
Aleviliğin ayrı bir din sayılmasına da, başka türlüsüne de karşı çıkmam! Ama gördüğüm ve bizzat içinde yaşadığım örnekler; Şiiliğin de Sünnilik gibi bir İslam Mezhebi olduğu kanısını uyandırmıştı bende, Gene de, ayrı bir din olduğu söylenirse; gerçeği bilemem. Din bilgilerin çok fazla derin değil..
Yalnız gördüğüm kadarıyla ülkemizdeki Aleviliğin değişik şekilleri var. Beş vakit namaz kılıp, Ramazanda oruç tutan Aleviler gördüm. Tam tersini de!
*Gökdelen’de benimle aynı katta, bir öğretmen derneği vardı. Başkanları Mustafa Bey, Beypazarı’nın Alevi köylerinde doğmuş; ailesi de Alevi imiş. “Annesinin, niçin namaz kılmıyorsun? Kuranı neden her gün okumuyorsun?” diyerek; kendisini azarladığını söylemişti.
*Büromu temizleyen bir bayan var. Ailesi de, o da Alevi olduklarını söylüyorlar. “Kardeşlerinden birinin, beş vakit namaz kıldığını; Ramazan orucunu tuttuğunu anlatıyor. Cuma ezanı okunduğunda, hemen abdest alıp camiye gitmezsem; beni ayıplıyor..
*Doğduğum Yalvaç ilçesinin, Körküler köyü halkının çoğunlukla Alevi olduğu söylenir. Dedem Mustafa Selçuk oraya imam olarak gönderildiğinde; “Halkın yarısının teravih namazıma geldiğini” söylerdi.
*Kaymakamlık yaptığım Keçiborlu’nun Baladız köyünün halkı Alevi idi. Oradaki halkın yaşam tarzı, karşılaştığım başka Alevi kardeşlerimizden çok farklı idi.
*İran devletinin resmi dini Şiiliktir. Doğu tarafındaki, Özbek ve diğer Türk kökenlilerinin bulunduğu yerde, Sünnilik inancı var. *Suriye haqlkının büyük kısmı ve Esatlar Alevi imiş. Alevilik Şiiliğe yakın olduğu için mi Suriye’yi destekliyor? Bilmiyorum.Fakat, Hac ve daha sonra Umre görevini yapmaya gittiğimde; İranlılar da orada çoktu. Arafatta bizden uzaktaki çadırlarından, çekici ve sürükleyici acıklı ilahileri duyuluyordu. Yollarda ve kutsal Kabe çevresinde siyah sarıklı(Siyah sarık, sahibinin Seyyid olduğunun işaretiymiş).olan ve olmayan İran’lı hacılar da vardı.
*1989’da bir uçak dolusu gönüllü Azerbaycana gitmiştik. Baku’da tek cami vardı veya biz yalnız orayı gördük. Secdede başımızı koyduğumuz yerlerde Kibrit kutusu kadar kırmızı bir taşlar vardı.. Bunların ne olduğunu sordum; “Kerbela toprağı!” dediler. Cami Müştemilatında bir de medrese olarak kullanılan salon vardı Hocalar talebelere ders veriyorlardı. Beni ve yanımdaki arkadaşı hoş tuttular. Hocalara: “Şii öğretisine göre mi ders veriyorsunuz?” diye sordum. “Hayır burada Özbekistan ve Türkmenistan’dan gelen öğrenciler de var; onlara Sünni içtihadına göre ders veriyoruz; sorabilirsiniz” dediler. O öğrenciler, Sünni, inancına göre ders aldıklarını söylediler.
***
Sayın Devlet Bahçeli’nin sınırlarımız dışında kalan Türk Topluluklarını ziyaret etmesini, büyük takdirle karşılıyorum.
*Özellikle Batı Trakya Türkleri çok yalnız durumda. İstanbul Rumları’nın sahip olduğu tüm haklara ve olanaklara onların da kavuşması şart.
*Kuzey Irakta ve Suriye’deki Türk ve Türkmenler de, itilip kakılıyor. Dilleri unutturulmaya çalışılıyor. Devletimizin Suriye’ye karşıt uyguladığı dış politika, oradaki Türkleri korumaya ve canlandırmaya yönelik değil nedense!
***
ÜSTE PARA VERİLEREK YAPILAN ÖZELLEŞTİRMELER???
Nedense bazı özelleştirmelerde, yalnızca devlet işletmesi özel şirketlere devredilmekle kalınmıyor. Kamu işletmesinin kasasındaki paralar da; şey üsteliği olarak veriliyor.
Elektrik dağıtımı ihaleleri böyle yapılmış. Telefon işletmesinin devri de böyleydi galiba…