Deprem, sel, yangın, fırtına… Her afet kendi yıkımını getirir. Ancak bir de gözle görülmeyen, ama en az enkaz kadar ağır bir yıkım vardır: yanlış bilgi. Afet anında yayılan dedikodular, doğrulanmamış sosyal medya paylaşımları, “ben duydum ki” ile başlayan söylentiler çoğu zaman afetin kendisinden daha tehlikeli hale gelir.
Yanlış bilgi panik yaratır. İnsanlar yanlış yönlendirmelerle güvenli alanlardan uzaklaşabilir, olmayan bir yardımı bekleyebilir ya da var olmayan bir tehlikeden kaçarken gerçek riski göremeyebilir. Afet yönetiminde en kritik unsur koordinasyondur; bilgi kirliliği bu koordinasyonu yerle bir eder.
Sosyal medyanın gücü çift taraflıdır. Doğru bilgi hayat kurtarırken, yanlış bilgi hayat alır. Enkazda bir canın kurtarılması için yönlendirilen ekipler, sahte ihbarlarla vakit kaybedebilir. “Şurada şu kadar kişi mahsur” denildiğinde, teyit edilmeden yapılan yönlendirmeler değerli dakikaların boşa gitmesine yol açabilir.
Afetlerde en güvenilir bilgi resmi kurumlar ve sahadaki ekiplerdir. AFAD, valilikler, belediyeler ve arama kurtarma dernekleri dışında gelen bilgilerin mutlaka sorgulanması gerekir. Vatandaşın da sorumluluğu vardır: “Paylaş” tuşuna basmadan önce bir an durup düşünmek.
Unutmayalım; afetlerde sadece enkaz altında kalanlar değil, bilgi kirliliğiyle boğulan toplum da büyük zarar görür. Doğru bilgi, afetin en hayati kurtarma aracıdır.
Afet Anında Yanlış Bilgiye Karşı 5 Altın Kural
Resmi kaynaklardan gelen duyurulara güvenin. (AFAD, Valilik, Belediye vb.)
Sosyal medyada gördüğünüz her bilgiyi paylaşmadan önce teyit edin.
Bir arkadaşım söyledi tarzı bilgileri dikkate almayın.
Panik oluşturan, kaynağı belirsiz mesajları paylaşmayın.
Unutmayın: Doğru bilgi hayat kurtarır, yanlış bilgi felaketi büyütür.