Evvel zaman içinde de şimdiki zaman içinde de yaşananların çok farkı olmadığı için, zamanın bir değerinin olmadığı bir zamandı...

Çocuktum, bir kadın tanıdım. Zihinsel engelliydi. Adı: Deli, Soyadı: Fatma...

Herkesin gözünde, acınacak zavallı bir deliydi işte. Günahkârların sevabı, olayların bir numaralı zanlısı Fatma...

Çarşının uğuru, esnafın gülü...

İşlenen günahların ört bas edilmesi, sevap hanelerine yazılacak artısı, bir olay olduğunda tesadüfen oralardaysa şüpheye gerek duyulmayan tek zanlısı.

Çocuktum, elimde bir cips paketi...  Parmaklarıma bulaşan baharatını bile ziyan etmeden yavaş yavaş küçük ısırıklarla yiyor, bitmesin istiyordum.

Karşıma geçti, korktum. Yüzüme güldü, güldüm. Esmer teni, dudaklarına kadar uzamış bıyıkları, bakışlarındaki sıcaklık, yaramaz duruşuyla benden daha da çocuktu.

Hiç düşünmeden uzattım paketi, kaldırım taşına oturup işaret etti, oturdum. İki çocuk birlikte yedik, hiç ziyan etmedik...

Ondan sonra çok sıkı dost olduk Fatma’yla.  Ben büyüdükçe o küçüldü, bana abla demeye başladı. Yanlış anlaşılmasın ha, 65 yaşında vardı.

 Bazen elinde Pazar çantasını koluna takar, içindeki sarılmış ipleri, şarkılar eşliğinde yürüyerek tekrar sarardı. O sırada Ona uzatılan 1 milyonun cazibesine kapılır hemen markete koşardı. Kâğıt paralarda gözü yoktu, o cips parasının peşindeydi. Esnaflara uğrar “abi para” derdi, esnaf da onu geri çevirmezdi.

Verilen kıyafetlerin hiç birisini giymez, kendi gibi garibanlara götürürdü. O hep, basma çiçekli şalvarı, yaz kış giydiği merserize kazağı, şalvarının çiçekleri ile uyumlu kahverengi yeleği, etrafından beyaz saçları çıkan eşarbı ile bir bütündü.

Bir gün çalıştığım konfeksiyon mağazasının kapısına çıktım.  Baktım, Fatma koşarak geliyor, bir taraftan da bağırıyor “git” diyor. Arkasına takılmış yavru köpek, Onun değil, çantasında düşen ve bir ucu Fatma’nın elinde sarılı olan, o koştukça açılan ipin peşindeydi.

 Tuttum kolundan mağazaya çektim. İçeriye girince o sıcacık bakışları yaşla buğulanmış “abla çok korktum” diye ağlamaya başladı. Onu güldürmenin tek yolu, cips paketinde saklıydı.

 Çocuktu Fatma, hiç büyümedi. Ben büyüdükçe o küçüldü…

 Bir de temizdi ki: Haftanın üç günü elinde çantası hamama giderdi.

Çarşımızın uğuruydu Fatma. Tüm esnafın gülüydü Fatma. İşlenen günahların ört bas edildiği tek adres, olayların bir numaralı zanlısıydı Fatma. Adı: Deli, Soyadı: Fatma…

Bir süre ortalarda görünmedi. İki gün konuşuldu, merak edildi sonra unutuldu. Artık kimsenin fark etmediği bir yokluktu…

Evini bilmiyordum, adresini bilmiyordum. Arayamıyor,  soramıyordum. Herkesin tanıdığı, kimsenin bilmediği bir kimlikti Fatma. Belki de kimliksizdi, kimsesizdi. Engelli değil insanların gözünde gariban bir deliydi.

Çok sonra duyuldu, bir kaç kişinin tecavüzüne uğramış, ölmüş zavallı.

Çarşımızın uğuru Fatma… Tüm esnafın gülü Fatma... İşlenen günahların ört bas edildiği tek adres, olayların bir numaralı zanlısı Fatma.

 Cesedi bulunamayan Fatma, mezarı olmayan Fatma…

 Delide olsa, çirkinde olsa, bıyıkları da olsa, neticede bir kadındı Fatma.

 Benim tek dostumdu Fatma…

 Adı: Deli, Soyadı: Fatma…

Seninde bir adın kaldı be!  Deli FATMA…

Seninde bir adın kaldı…