İYİ Parti Akşehir İlçe Teşkilatı tarafından da İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün bulunduğu Hükümet Konağı önünde kamuoyu ile paylaşılan ve mevcut eğitim sisteminin birey değil seçmen yetiştirme üzerine kurulu olduğu iddia edilen açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi:
“2023-2024 Eğitim Öğretim Yılı, bugün çalan ilk ders zili ile başladı. Eğitim politikalarını önceleyen ve Cumhuriyet değerlerimizi, ülkemizin bekası için her daim içselleştiren İYİ Parti mensupları olarak, bugün tıpkı burada olduğu gibi 81 ilimizde eş zamanlı olarak sahalardayız, alanlardayız, karşınızdayız.
MEB İstatistiklerine göre Türkiye’de toplam 70 bin 383 eğitim kurumu içinde devlete alt okul sayısı 56 bin 200. Özel okulların sayısı ise 14 bin 124. Ebeveynleri de dahil ettiğimizde toplumumuzun önemli bir kesimini ilgilendiren eğitim konusu, söz konusu rakamsal veriler ışığında en önemli sorunlarımızın başında gelmektedir.
Pek çok konuda olduğu gibi eğitim politikalarında da ipin ucunun kaçırıldığına, toplumsal değerlerimizin özümsenmesiyle ilgili hassasiyetlerin eğitimde de terk edildiğine üzülerek tanık oluyoruz. Yeni kuşakların, Anayasa’mızda da öngörülen milli ve manevi değerlerinin yanı sıra Atatürkçü, laik, çağdaş ve bilimin ışığında yetiştirilmesi amaç ve hedefinden hızla uzaklaşmakta olduğumuzun farkındayız.
Öğretmenlik bir ihtisas mesleğidir. Pedagojik formasyonu ve lisans eğitimi olmayan kişilerin değişik adlarla veya kaçak yapılar marifetiyle eğitim vermeye kalkıştıklarını dahi biliyor, bunlara göz yumulduğuna da şahit oluyoruz. Cumhuriyetin temel niteliklerinden biri Eğitim-Öğretim Birliği’dir ve bu konu, devletimizin varlığının ilelebet korunmasıyla da doğru orantılıdır.
Bilinmelidir ki; vakıflar, cemaat, dernek, grup ve benzeri din eğitimi veya değerler eğitimi adına MEB müfredatı dışında birtakım faaliyetlerde bulunmak, ülkemizdeki eğitim ve öğretim sürecini olumsuz etkiliyor. Şunu özellikle belirtmek isteriz ki; çağdaş ve modern eğitimle birlikte eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması her zaman olduğu gibi öncelikli talebimizdir.
Önce köy enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan ülkemiz eğitimindeki erozyon, son 22 yıl içinde çok sayıdaki köy okulunun kapatılmasıyla da derinleştirildi. Yargı kararına rağmen keyfi bir uygulama ile ANDIMIZ’ın yasaklanması dahi Milli Eğitim ideallerimize vurulan en ağır darbelerden biri olmuştur.
Eğitimde temel felsefe; nitelikli eğitimin yolunu açmak, fırsat eşitliğini sağlamak, devlet güvencesiyle parasız eğitime geçiş yolunda çalışmalar yapmak, sonuç itibariyle liyakat sahibi gençler yetiştirmek olmalıdır. Geleceğin aydınlık Türkiye’sini kurmanın da insan hak ve hürriyetlerinin egemen olduğu, hukukun tüm kurum ve kurallarıyla işlediği, adaletin herkesi için tesis edildiği, laik ve demokratik bir ülkede yaşayabilmenin de tek yolu, milli eğitimdeki bu ideallerin hayata geçmesiyle mümkündür.
Türk Eğitim Sistemi’nde; Atatürk ilke ve devrimleri esas olmalı, milli ve manevi hassasiyetler korunup kollanmalı, laik ve bilimsel eğitim ilkelerine uyumlu politikalar üretilmelidir. Aynı şekilde; devlet denetiminde olması gereken okullarımızdan ve öğrenci yurtlarımızdan, dar ve sabit gelirli ailelerin çocuklarının ücretsiz yararlandırılmaları esas alınmalıdır. Devletimizin hiçbir biriminin olur vermediği, kaçak tanımlamasıyla tarif edilen sözde eğitim ya da barınma merkezlerine, bırakın müsamaha gösterilmesini, derhal kapatılmalarıyla ilgili işlemler gecikmeksizin yapılmalıdır.
Ailelerin belini büken ağır kırtasiye masraflarının yükü devletimiz tarafından sübvanse edilmeli, okul ve derslik sayısının yetersizliği ile sınıf mevcudiyetlerinin aşırı kalabalık oluşundan kaynaklanan sorunlar giderilmelidir. Öğretmen açığı, atanamayan öğretmenlere ders başı yaptırılmasıyla telafi edilmeli, okulsuz köyler ve taşımalı eğitim sisteminin sancıları ortadan kaldırılmalıdır. Biliyoruz ki; Türkiye’de İlkokul 4. sınıfların yüzde 40’ı ve 8. sınıfların yüzde 46’sı okula aç gidiyor ve tam 1 milyon 358 bin çocuk açlık sınırında bulunuyor. İYİ Parti olarak çocuklarımız için okullarda beslenme projesi geliştirmiştik. Şimdi buradan İktidara sesleniyoruz; “Haydi bakalım, seçim döneminde bizden kopya çekerek verdiğiniz ücretsiz yemek sözünü yerine getirin!”
Kısacası, öğrencilerimizdeki beslenme sorunlarının üzerine mutlaka ama mutlaka eğilmeli, sağlıklı ve nitelikli bireyler yetiştirilmesi için eğitimimiz dünyadaki evrensel kalite standartlarına yükseltilmelidir. Öğretmenlerin açlık sınırında (özellikle özel okullarda) çalıştırılmalarının önüne geçilmeli, ebeveynlerin üzerindeki maddi manevi ekstra bir yük olan servis çilesine son verilmelidir.”