Uçurtması elinden kaçmış çocuk gibiydik. Üzgün, kırgın ve bir o kadar da hayata küskün… O kadar kalabalığın içinde yalnızlığı arıyor, sahip olduğumuz değeri bir kenara itiyorduk. Kabul etmemiz gereken bir şey vardı aslında.

Hayat mücadele ister.

Kendi iç dünyamıza kapanmış, geçmişten çıkamayan insanlar olduk. Zamanın bizden çaldığı ne varsa onun takıntısıyla geleceğimize yön veremiyorduk. Bize bahşedilen bir hayatı yok sayarcasına başkasının yaşantısına imreniyor ve onlara özeniyorduk. Aynı dünyada birbirine küs iki yabancı gibiydik, sahip olduğumuz hayatla.

Bazen istediğimiz gibi olmuyor belki. Bazen baharı hayal ederken, çetin bir kışla karşılaşıyorduk. Ne kadar mücadele etsem de olmuyor tabiri caizse başkalarınınki oluyor benimki olmuyor düşüncesi altında ezilip gidiyorduk.

Hayat mücadele ister.

Hayatıyla barışık olmayan insanların mücadelesi sadece boş bir gayrettir. Sahip olduğu hayatı sevmeyen insan, kendine ne kadar değer verebilir ki! Bugün zengin değilsin ama bu zengin olmayacağın anlamına gelmez. Tam tersi bugün zengin olabilirsin, bu bir gün fakir olmayacağın anlamına gelmez. Zengin ve fakir arasında sadece bir çizgi vardır. Zaman geldiğinde çizginin sağında ve solunda bulunanlar yer değiştirebiliyor.

Hayattan o kadar çok şey istiyoruz ki, buna rağmen bilmemiz gereken bir kural vardır; “Hayattan fazlasını istersen fazlasını vereceksin.” Bunun için çaba gerek, gayret gerek, mücadele gerek. Hayata 1-0 mağlup başladım diye üzüleceğine, beraberlik skorunu bul ve galibiyet için mücadele et.

Başkasının hayatına özenip kendi hayatına sırt döndüğün sürece mutlu olamazsın. Hayatına dön, barış onunla, geleceğin için… Geçmişi unutma ama orada takılı kalma. Geleceğini inşa etmek istiyorsan yeni bir güne bunun inancıyla başla. Ne kadar karamsar olursan ol, unutma ki; sabaha gözünü açıp güneşi selamlıyorsan hala senin için bir umut var.

Hayat mücadele ister.

Belki hayatını beğenmeyebilirsin ama senin yerinde olmak isteyen nice insanlar var. “Kendine saygı duymak, bütün insanlığa saygı duymaktır. Kendini seven insanın başaramayacağı hiçbir şey yoktur.” Önce kendinden başla. Önce hayatınla barışık ol. Sahip olduğun hayatının nasıl olmasını istiyorsan öyle yaşa. Güzel bir hayat, güzel yaşamakla gelir.

                                                                                 ***

Yine başını yastığa gömmüş uyanmak istemiyorsun. Sahip olamadığın şeyler için ağlamışsın belli. Oysa öyle insanlar var ki sahip olduklarına şükrediyorlar. Yeni bir güne umutla uyanıyorlar.

Sen uyanmak istemesen de yeni bir gün daha başladı. Bak, eskici yine o sokağınızdan geçiyor. Gece ağrılarından uyuyamayan hastalar gün ağardığı için şükrediyorlar. Bak, bir bacağı olmayan çocuğun okul sevinci var bugün. Yıllardır bir çocuk hasretiyle yaşayan kadının, anne olma sevinci var bugün. Bak, ilerlemiş yaşına rağmen hala bir uğraş içinde olan ihtiyarlara. Ve sen başını yastığa gömmüş uyanmak istemiyorsun.

Hastalığından dolayı saçları kazınmış çocuklar, odalarındaki pencereden dışarıyı seyrediyorlar. Bu odadan sağlıklı bir şekilde çıkacakları o günün umuduyla yaşıyorlar. Ve sen hala uyanmak istemiyorsun.

Bak herkes uyandı. O insanların, gerçekleşmeyeceğini bildikleri halde kurdukları büyük hayalleri var. Her biri bir mücadele içinde. Çünkü her birinin hayatlarına ihtiyaçları var. Onlar senin gibi değiller. Hayatları boyunca acı çekseler de hiçbir zaman sahip oldukları hayata sırt dönmediler.

Senin de hayallerin varsa onlar için mücadele et. Çünkü hayat mücadele ister…