Sevgili dostlar; düne kadar unutulmuş ve bilinç altına gönderilmiş olan bazı hoş olmayan alışkanlıklarımıza, günümüz insanlarından bazılarının özlem duyduklarına şahit oluyorum.

            Eskiden çoğu Siyaset adamı, Memur, Amir, Kaymakam, Müdür ve Öğretmenlik  gibi mevkii ve makamların da görev yapan insanımız, birkaç yıl rahat edebilmek,  belirli mevkiiler de söz hakkına sahip olabilmek ve tayinlerinin uzak yerlere çıkmaması için  siyasetçilerin bir dediğini iki etmezler, başka bir emriniz olursa falan kulunuz burada diye de hatırlatma yapmaya utanmazlar çekinmezler di..

            Başka bir emriniz var mı?

            Bu soruyu soran zat, bilirdi ki emirleri yerine getirdiği müddetçe tayini çıkmayacak, makam ve mevki de yükselme şansına sahip olacaktı.

            Başka bir emriniz varsa bu kulunuz burada ifadesi, ben bu emrinizi hemen yerine getiriyorum. Bunlar basit işler, başka işleriniz varsa onları da emredin, yapmaya hazırım. Siz yeter ki emredin anlamına geliyordu.

            Arada bir de telefon açar. Alo sayın…… efendim o günkü buyurmuş olduğunuz emirleri yerine getirdim. Hatta size danışmadan sizin için, şunları şunları da yaptım, diye telefonda bilgiler verir, karşıdaki ……zatta kimse artık, ona kocaman bir aferin verir, bu yapılan işlerin ödülünün, yakında kendisine  takdim edileceğini müjdelerdi.

            Eskiden zengin olanla siyasetçi olan, her zaman aynı masada oturur, zengin olanlar yapılacak işlerini siyasetçi olan kardeşlerinden rica eder, siyasetçi kardeşleri ise zengin ağabeylerini hiç kırmaz, ricalarının hemen yerine getirilmesi için, ellerinden gelen her gayreti sarf ederlerdi. Çünkü; Onlar artık ağabey kardeş gibiydiler ve yakında yapılacak seçimler de beraber hareket etmeleri gerekecekti. Zengin ağabeyi, en iyi arabasını siyasetçi kardeşinin emrine verecek, biraz da maddi yardımda bulunacaktı. Ee para ve araba lazımdı. Olmazsa olmazdı. Onun içinde zengin ağabeylerinin bir dediği iki edilmemeliydi..

            Eskiden zengin olanlar, şehrin Mülkü amirini, Belediye Başkan ve yardımcılarına hem gözdağı vermek, hem de gücünü göstermek için yemekler ve davetler düzenlerlerdi. Siyasetçileri de yemek ve davete çağırırlardı ki, siyasetçilerle olan ağabey kardeşlik bağının herkes tarafından görülmesini, kendilerine karşı saygı duyulmasını ve çekinilmesini sağlarlardı.

            Eskiden zengin ağabeyler, Mülkü amirini, Belediye Başkan’ını veya yardımcılarını yurt dışına veya yurt içinde açılış adı altında tatile götürürler, yedirirler içirirlerdi. Birde toplu fotoğraf çektirip basına verirlerdi ki,  samimi arkadaş olduklarını tüm halkın görmesini sağlarlardı.

            Daha neler neler. Yazarak bitiremeyeceğimiz konular bunlar ama, kendi payına düşen mesajı üstüne alınan da almıştır diye düşünüyorum bu yazılanlardan.. . Emredersiniz efendim gibi sözleri unutmuştuk ne güzel. Fakat şu aralar bu ve benzeri sözleri yeniden duymaya başladık. Şöyle etrafıma bakıyorum da, O zamanlar emredersiniz efendim diyen babaların yerini çocukları almış, onun için babaları gibi emredersiniz efendim diyerek, makam sahibi olmaya çabaladıklarını görüyor ve şahit olmaktayız…..

            Yüz bin nüfuslu olan bir yerde, HALK TARAFINDAN SEVİLİP SAYILMAYAN, KİMSELERİN GÜVENMEDİĞİ  bu tip siyasetçi ve zengin olan kimselerden bundan sonra, kimsenin korkmasına ve çekinmesine fırsat vermememiz gerekir. Çünkü; bu ülkede namuslular, namussuz olandan daha cesur davranmak zorundadır. BAŞIMIZ DA, BAŞI DİK DURAN  BİR DEVLETİMİZ OLDUKÇA, NASIL OLSA BİR GÜN, BU BEŞ-ON TANE ÇAPULCU KILIKLILARI  DUYACAK VE TANIYACAKTIR DİYE DÜŞÜNÜYORUM. MİLLETİMİZİN BAŞININ DİK DURMASI İÇİN DE, DEVLETİMİZİN GEREKEN ÖNLEMLERİ, EN KISA ZAMAN DA ALACAĞINI ÜMİT EDİYORUM.  

        Makam, mevki ve maddiyata karşı duyulan sevgiyi içimizden atmalıyız. Ülke sevgisini yerleştirmeliyiz şerefli ve onurlu olan yüreğimize.. Tayinimiz uzak yerlere çıkacakmış diye de korkmayalım artık…….  ÇÜNKÜ;     Diyarbakır ne kadar bizimse, İzmir’de o kadar bizimdir. Ayyıldızlı bayrağımızın asılı olduğu her yer kutsaldır, ebediyen de kutsal kalacaktır…DÜRÜST VE NAMUSLU OLAN, BÖYLE BİLMELİ VE BÖYLE YAŞAMALIDIR… Kimsenin bardağında çay kaşığı olmaya gerek yok. Şeker eriyince  kenara koyulacağınızı da unutmamalısınız….