Akşehir Belediyesi olarak Belediye Başkanının olduğu ortamda yapılan ve gelenekselleşmiş olan Perşembe/saat 10:00/Kültür Merkezi/Halk Toplantısına bu hafta ben de katıldım. Vatandaş ve kentin idaresine talip olan ve bu doğrultuda yetkilendirilen Belediye Başkanı ve ekibinin, bana göre son derece demokratik ve nazik bir ortamda yaptıkları ve herkesin talep ve arzularını içtenlikle dinledikleri Vatandaş ve Belediye Toplantılarına lütfen sizler de katılın. Böylece yaşamakta olduğunuz şehriniz için yapılmasını istediğiniz ya da uygulamada tespit ettiğiniz aksayan yönleri, başkan ve ekibine bire bir aktarmış olursunuz.

Demokratik bir ortamda böyle bir imkan varken bunu kullanmak hepimizin/hepinizin en doğal hakkı ve görevi. Uzaktan yapılanları sürekli eleştirmek, yerden yere vurmak, yapılan hiçbir işi-hizmeti beğenmemek ya da ilgili mercilere bire-bir iletmeksizin halkın kendi arasında konuşarak çözüm araması; abesle iştigal diyebileceğimiz, benim hiç katılmadığım bir muhalefet şekli. Bu düsturla yola çıkarak katılım sağladığım toplantıda, Başkan gelene kadar sohbet etme fırsatı bulduğum yanımda oturan bir beyefendinin dahi tam yazmış olduğum gibi negatif düşüncelerle yüklenmiş bir şekilde toplantıya katıldığına şahit oldum. Ben kendisine bir-iki dakikalık kısa sürede sakin olması gerektiğini, böyle muhalefet yapılmaması gerektiğini, ülkenin ne çekiyorsa bu tarz peşin hükümlü, kızgın söylemler içindeki muhalefet anlayışından kaynaklandığını anlatmaya çalıştım.

Yaklaşık yirmi kadar vatandaş ve on kadar belediye çalışanının olduğu ortamda, Başkan tek tek tüm vatandaşları dinledi ve konularla ilgili yardımcılarına notlar aldırarak/direktifler vererek toplantıyı sağlıklı bir şekilde sonlandırdı. Vatandaşların dertlerine/sıkıntılarına/önerilerine olumlu geri dönüşler yapılacağını umarak toplantıdan ayrıldım. Ama benim bu toplantıdan çıkardığım, üstünde durulması gereken daha önemli bir tespitim var. Akşehir için daha önce yapılan işlerden dolayı Başkanın kendisine karşı bir sempatim oluşmuştu. Bu toplantıda, Başkanın yapılan olumlu işlere paralel bir karakter yapısında olduğuna şahit oldum. Şöyle ki toplantı boyunca; vatandaşın katılımını önemseyen, eleştiriye açık bir Başkan profili çizdi. Bunun da Akşehir’imizin çok daha iyi yerlere taşınması için gerek ve şart bir davranış tarzı olduğunu düşünüyorum. Aslına bakarsak başka bir düşünce tarzında olması da beklenemezdi. Zira biz ülkenin bir başka yerinde yaşamıyoruz. Bizler yaşadığımız bu kadim topraklarda, Hoca Nasreddin gibi eleştiri kültürünü hazmettirmiş bir büyük üstadın neslinden geliyoruz.

Katılımcı demokrasilerde halkın yönetime her tarzda eleştirisini birebir yapabilmesi gerek ve şartı var. Ancak bu şekilde yönetimlerde doğru adımlar atılabilir, ilerlemeler kaydedilebilir. Akşehir’imiz için ne istiyorsak; el birliği ile uzlaşı içinde, çözümlerini sunarak ve direkt yetkili makama yönelerek yapmalıyız.

Takdir edileceği üzere bahsi geçen katılımcı demokrasi konusu derin bir konu. Bir köşe yazısı ile bu önemli konuyu anlatmak mümkün değil. Ülkemiz ve şehrimiz için önemli gördüğüm bu konuya, dilim-kalemim-klavyem ve en önemlisi sağlığım elverdiği ölçüde, sıklıkla buradan değinmeye çalışacağım.

Sonuç: Şehriniz için, gelecek nesiller için Vatandaş-Belediye buluşmaları katılımcı demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Lütfen şehrinize sahip çıkın!