Yöneticiler korkusuz ve coşkulu olmalı, dürüst ve şeffaf idareciliği esas almalıdırlar. Şeffaf ve dürüst olan hiçbir yönetimin, tarih boyunca başarısız olduğu görülmemiş duyulmamıştır.

İdarecilerin kendi başlarına dürüst olması, başarı için yeterli bir özellik değildir. Yönetimde kendilerine yol arkadaşlığı yapanların da dürüst, şeffaf ve ilkeli olmaları gerekmektedir. 

Yapılan hizmetlerin her daim halk tarafından takdir edilmesi gerekmektedir. Yaptım oldu demek, halkın parasını israf etmekten başka bir şey değildir. Bir hizmet yapacaksanız, hizmetin nasıl olacağını bilen ve anlayan, tecrübe sahibi insanlara sorup öyle yapmanız gerekir. Ben bilirim ben yaparım diyenler, halkın gözünde başarısız ve sorumsuz birer yönetici durumuna düşerler….

İster seçilmiş, ister atanmış her makam ve mevki sahibi bilmeli ve idrak etmeli ki, oturdukları koltuklar babalarının malı değildir. Emaneten o koltuklara oturmaktadırlar. Emanete hiyanet etmek istemeyen her yönetici ise, kendisini halkın maddi ve manevi birer bekçisi görmeli (ki öyledir), bu sorumlulukla hareket etmeli, basit plansız işlere bir an önce son vermeli, halkın parasını ise çar çur ettirmemelidir.

1990’lı yıllarda Akşehir Yunak yolu üzerine sulama kanalları yapmak için binlerce metre toprak kazıldı, binlerce metre kanal taşları serildi. Dünya para harcandı. Tonlarca metreküp toprak ve çimento taşındı. Tarlalar su gelecek diye değerinden kat be kat fazla fiyatlarla el değiştirdi. Neyse ki; kanallar yapıldı sonunda bitti. Eeeee!  Su verecekler su yok. Nasıl yaaaa! demeyin. Doğru anladınız. Yıllarca uğraşılan, devletin parasını bu kanallara harcayanların dedikleri tek şey, ne yapalım maalesef yeterli su yok. Bir kez dahi su yüzü görmedi o kanallar. Bu projeyi yapan veya yaptıran bir kişi dahi kınanmadı, ceza almadı.             

Kul hakkını nasıl ödeyecekler bilmiyorum ama, bu ülke bizim, bu ülke hepimizin. Herkesime ufak tefek yanlışlıkların da eyvallahımız olsun ama, bile bile beceriksiz ve sorumsuz olanlara maddi ve manevi zarara sokanlara, asla eyvallahımız olmasın. Olmasın ki; herkes işini düzgün yapsın, milletimize ait olan tüm hakları güzelce teslim edilebilsin.

Her seçilmiş veya atanmış makam ve mevkii sahibi, işine odaklanmalı ve işini düzgün yapmalıdır. Unutulmasın ki; işini düzgün yapamayan beceriksiz ve sorumsuz insanlar, makam ve mevkileri bir şekilde ellerinden gittikten sonra, yani koltuksuz kaldıkları zaman, bencil ve zavallı bir duruma düşmektedirler.

İyi yönetici herşeyi iyi bilen kişi değil, yaptığı işi iyi bilenleri bir araya getirip, onları uyum içinde çalıştırabilen kimsedir. Akıllı ve ilkeli olan yöneticiler hem bu dünya da, hem de ahirette yaptıklarının hesabının sorulacağını bilen karakterli insanlardır.

Unutmayalım ki; kimi insan öldükten sonra sadece toprağa, kimi insan ise öldükten sonra hem toprağa, hem de yüreklere gömülür.