Kurumun resmi internet sitesinden kamuoyu ile paylaşılan bilgilendirmede; kanserin hem dünya hem ülkemiz için ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer aldığı hatırlatılırken, kanser ölümlerinin 3’te 1’e yakınının tütün kullanımı, yüksek beden kitle indeksi (fazla kilolu ya da şişman/obez olma), meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol tüketimi gibi başlıca beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklandığı vurgulandı.

Kanserlerin yarıya yakınının, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğunun altı çizilen açıklamada; erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin iyileşme olasılığının da yüksek olduğu gerçeğine yer verildi.

Dünya Kanser Günü, gerek kanser konusunda farkındalığı ve eğitimi artırarak gerekse dünyanın her yerindeki hükümetler ve bireyleri hastalığa karşı harekete geçmeye zorlayarak her yıl milyonlarca önlenebilir ölümün önüne geçmeyi amaçlıyor. Dünya Kanser Günü; yankı uyandırmayı, değişim aşılamayı ve farkındalık gününün geçmesinden çok sonraları da sürdürülecek bir eylemi harekete geçirmeyi amaçlayan bir kampanya işlevi görüyor.

“Kararlıyım ve Yapacağım” temasıyla 2018 yılında başlatılan 3 yıl süreli çalışmanın ardından günümüzde Sağlık Bakanlığı olarak benimsenen farkındalık mesajı ise; “Kanserden korunmak herkesin hakkıdır. Siz de kanserden korunmak ve kendinize uygun taramaları yaptırmak için; Toplum Sağlığı Merkezleri’ne (TSM) bağlı Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezleri’ne (ASM) başvurabilirsiniz.” ifadelerinden oluşuyor.

Kanserden korunmak için kaçınılması gereken risk faktörleri; sigara ve dumansız tütün ürünlerini de içeren tütün kullanımı, alkol kullanımı, fazla kilolu veya obez olmak, üşük meyve ve sebze alımını içeren sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite eksikliği, kentsel hava kirliliği ve katı yakıt kullanımından kaynaklanan iç mekan dumanı ile Hepatit veya diğer kanserojen enfeksiyonlar ve cinsel yolla bulaşan HPV enfeksiyonu ile iyonlaştırıcı ve ultraviyole radyasyona maruz kalmak şeklinde sıralanıyor.

Tütün kullanımı, kanser gelişimi yönünden en önemli risk faktörü olup kansere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 22’sinden sorumlu iken obezite ve kanser ilişkisine dair yapılmış çok sayıda epidemiyolojik çalışma da obezitenin kansere neden olmasının yanı sıra kanser tedavisine yanıtın azalmasına, hastalık seyrinin bozulmasına ve artmış ölüm oranlarına neden olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca sindirim ve boşaltım sisteminin farklı türde kanserleri ile ilişkisi olduğu ispatlanmış olan alkol tüketiminin, kanser gelişim riskini azaltmada bireysel farkındalık ve çaba ile önemli oranda önlenme şansına sahip olduğu biliniyor.

Tarama Programları ve Erken Tanı

Ülkemizde DSÖ önerileri doğrultusunda 2008 yılından itibaren kayıt, önleme, tarama ve tedavi çalışmalarını bir arada barındıran Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında; meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için, toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama programları yürütülüyor.

Ulusal Kanser Tarama programında; 40-69 yaş arasındaki kadınlara yılda bir kez klinik meme muayenesi ve 2 yılda bir mamografi çekilmesi ile Meme Kanseri taraması, 30- 65 yaş arası tüm kadınlara 5 yılda bir HPV-DNA ve smear testi ile Rahim Ağzı Kanseri taraması, 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir gaitada gizli kan testi (GGK) ile ve 10 yılda bir kolonoskopi önerilerek Kalın Bağırsak Kanseri taraması gerçekleştiriliyor.