Akşehir Aktif Dağcılık Eğitim Merkezi İhtisas Spor Kulübü ( AKADEMİK) sporcuları geçtiğimiz hafta yaptıkları bir gezide Gölü’ün içler acısı görüntüsünü basınla paylaştı.


Akşehir'de faaliyet gösteren ve kısa adı AKADEMİK olan Akşehir color:#545454;background:white">Aktif Dağcılık Eğitim Merkezi İhtisas Spor Kulübü sporcuları Akşehir Gölü ile ilgili olarak çektikleri görüntüleri kamuoyu ile paylaştıktan sonra yerel basına şu yazılı açıklamayı yaptı.


“AKADEMİK, yıl içinde yüze yakın etkinlik gerçekleştiren bir kulüptür. Etkinlik sonrası faaliyet raporunu ve fotoğrafları yayınlamamızın amacı da bir farkındalık yaratmak ve bazı hususlara halkımızın dikkatini çekmektir. 17.08.2014 tarihinde mevsimin en sıcak günlerinden birinde sabahın saat 07.30’unda Akşehir’den hareket saatimizde 30 derece sıcaklık, perşembenin gelişi çarşambadan belli olur misali gün içerisinde ne çok sıvı ihtiyacımız olacağının bir göstergesiydi. Zirve yolunda, Kızıl yokuşuna geldiğimizde bir anda karşımıza çıkan Kırca Deresi üzerine yapılmaya çalışılan barajın inşaatının oluşturduğu doğa katliamı bizleri sıcağın boğuculuğundan daha çok boğdu. Yıllardır bu yöreye gelip giden biri olarak Dort deresinde bulunan asırlık ağaçların her mevsimde farklı bir güzellik sergilediği ancak artık bu ağaçların bir kısmının katledilip güzelliğin yarıda bırakıldığını görünce isyanımız doruklara çıktı ve hep kendi kendimize şu soruyu sormaya başladık. Elde edilmek istenen amaca bu kadar değeri kaybetmek değer mi? Biraz daha yükseğe çıktığımızda Akşehir Çölü (Gölü)’den hafif bir rüzgarda toz kalkmasını çok iyi görebiliyorduk. Evet, gölü besleyen tüm yataklar bu şekilde kurutulunca gölde olur size bir çöl. On yıldır Sultandağları’ndan Akşehir gölünün eriyip gitmesini izliyoruz. Kimse bu doğa katliamına dur demiyor. Göl için çalışan bir derneğin varlığını ve sürekli gölü kurtarma projeleri olduğunu da biliyoruz. Ama gelinen nokta ortada, çölün ortasında bir nokta göl. Bundan 15 yıl önce göle kadar gidip onlarca kuş türünü gözlemlemek mümkünken şu sıralar artık içinde ve üzerinde hiçbir canlının yaşayama imkanı kalmadığını biliyoruz. Göçmen kuşlar artık bu yöreye geldiklerinde ya kurumakta olan Eber Gölünü ya da Çavuşçu gölüne tercih etmekte, Ama Ilgın da yapımına başlanacak Termik santral nedeniyle Çavuşçu Gölü de katledilince nereye giderler bilinmez,belki de barajlarda tutulan suya gelirler…! Bir taşla 2 kuş vurma misali; barajların hem gölü hem de doğayı katlettiği aşikar. Bunları bilmek için bilimsel bir çalışma yapmaya gerek var mı, yoksa yıl yıl eriyip giden doğamızı sadece gözlemlemek yeterlimi? Her yıl sıcaklardan kaçıp yörede klima etkisi yaratan Sultandağları eteklerinde buz gibi pınarlardan su içip serinlerdik, ama dediğim gibi artık o klima etkisi kalmadığı gibi sularında eski tadı olmadığını hatta bir çok pınarın suyunun da kalmağını gördük. Yöreye has kirazların bu kadar lezzetli olmasının sebebinin Sultandağları, Akşehir gölü ve havanın oluşturduğu manyetik bir alandan kaynaklandığından bahsedilir. Artık kirazlarında tadı kaçmaya başladı. Zirveye vardığımızda sürekli esen Kırtaş tepesinde bile sıcaklık 40 dereceyi göstermekteydi. Dönüş yolu yine sıcak ve bunaltıcı idi, Kırca’ya geldiğimizde zirve yapmanın mutluğu görmüş olduğumuz doğa katliamını bize unutturmadı. Yaşanan doğa katliamını durdurabilme gücümüz yok ama şunu her zaman bilmenizi isterim. Bir bilim insanımızın dediği gibi “Gelişmekte olan ülkemizin, su ve enerji gereksinimlerini karşılarken, yatırımların sosyo-ekonomik, çevresel ve kültürel maliyetleri de hesaplanmalı. Yatırım yaparken, ülkemizi maddi ve doğal kaynak kaybına uğratmak kalkınma değil, yoksullaştırmadır. Maddi kayıplarımızı yerine koyma şansımız var, ancak kaybettiğimiz doğal kaynaklarımızı yerine koyma şansımız hiçbir zaman olmayacak. Bundan yirmi yıl öncesine kadar onlarca kuşa ev sahipliği yapan, yöre insanın geçim kaynağını oluşturan, doğayla uyum içinde yaşayan Akşehir Gölü, ne yazık ki rant ya da siyasi çıkar uğruna atıl ya da yarım bırakılmış, çevresine zarar veren, isabetsiz projelerin kurbanı oluyor.”