Oysa çevremizdeki insanların üzerinde hemen bir yargı sahibiyizdir. Komşumuz olur, arkadaşımız olur, tanıdığımız olur, en sevdiğimiz olur, hemen o kişinin üzerinde bir yargımız vardır. O insanı tanıdığımızı bildiğimizi sanırız. Şöyle konuşur, böyle düşünür, şöyle insandır, böyle birisidir diye hakkında düşüncelere sahibizdir. O insan hakkındaki düşüncelerimiz zamanla kesin bir yargıya dönüşür.

İnsan denen de ağzı, dili olan bir kuldur, kimi zaman doğru, kimi zaman eğri bir puldur, bakarsın ki doğru yoldan sapmış, tuttuğu şeytani bir yoldur.

İnsan insan derler dayı, insan nedir bildin mi sen?

Tanıdığımızı sandığımızı ne kadar tanıyoruz? Ya da gerçekten tanıyabildik mi? Bizim tanıdığımız kişi gerçekten o kişilikte mi? Başkalarını ne kadar tanıyoruz, önce kendimizi tanıyor muyuz? Bu bilgeliğe eriştik mi? Kendimizle dost muyuz? İnsan denen çok zaman yalan, çok zaman dolan, bazen şeytanla iş tutan, şeytana pabucunu ters giydiren, hayatı yalan dolan, para pul olan değil mi?

İnsan insan derler dayı, insan nedir bildin mi sen?

Mal mülk, derdi günü para pul olsa, kefenin cebi yok, götüren bir insan gördün mü? Malın mülkün olsa ne, sen ne çabuk unuttun çevreni, kıldan ince kılıçtan keskin sırat köprüsü var. Öte dünyayı unuttun mu? Oysa, ne diyordu Yunus; “Mal sahibi, mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi / Mal da yalan, mülk de yalan / Var biraz da sen oyalan!”

İnsan insan derler dayı, insan nedir bildin mi sen?

Bildin mi insan insan derler, kendi açmazlarını, kendi çıkmazlarını unutur, seni eleştirir. Seni uzaktan bilir. Ne kadar tanır seni, ne kadar bilir. Kendini bilmez! Kendini bilmez de seni bilir. Seni yönlendirir, sana akıl verir. Oysa ki kendi yaptığı yanlışlıkları, hatalarını hep unutur.

İnsan insan derler dayı, insan nedir bildin mi sen?

Kime nefretin, kime bu kinin? İnsanlığı, güzellikleri ne çabuk unuttun! Söyler misin? Hiç mi mezarlığa gitmedin, orada neler var! Kabir taşlarını hiç mi okumazsın? Sen de bir gün öleceksin. Hiç ibret almaz mısın?

İnsan insan derler dayı, insan nedir bildin mi sen?

İnsan nedir, bildin mi dayı? Muhyiddin Abdal, XVI. Yüzyılda; “İnsan insan derler idi, insan nedir şimdi bildim / Can can deyu söylerler idi, ben can nedir şimdi bildim / Kendisinde buldu bulan, bulmadı taşrada kalan / Canların kalbinde olan, iman nedir şimdi bildim.” demiş. 

İnsanın başkasını tanıması zor, kendisini bilmesi ise kendisine rehber olan Yaradan ile bir olmasından geçiyor. İki kapılı bir handa, misafir değil mi bu insan…