Aracımız çoktan terhis belgesini almış olan, 200 D Mercedes ve Polatlı Yunak arasında bi yerlerdeyiz. Daracık yolda ilerlerken vakitte hayli geç olmuştu. Arkamızdan ya da karşımızdan gelen yoktu. Bu arada, emektar aracımız yekinmeye başladı.

Rahmetli babam, ''yakıtı kontrol etmedin mi?’' dedi. Depo dolu gözüküyordu hatta şu anda bile gösterge çeyrekle yarım arası dedim. Bir kaç kilometre daha gittik gitmedik, motor stop etti. Fakat aracı yolun kenarına çekmiştim. Bulunduğumuz yerde ne ışık görünüyor, ne de herhangi bir ses gelmiyordu, etraf zifiri karanlıktı.

Motorun kaputunu açarak çakmak ateşiyle, yerinden çıkan kablo ya da başka bir arıza var mı diye, çaresizce bakındık. Babam yakıt göstergesinin bozuk olduğuna kanaat getirerek, kitabın orta yerinden şeddeli şekilde okumaya başlamıştı.

''Zaten ıssız olan bu yolda kış günü hele de bu saatte kim geçecek, sabaha kadar aracın içinde donacağız'' derken, baba rahat ol birileri gelir yardım eder deyip, ortamı yumuşatmaya çalışıyordum. Ben öğle dedikçe babam biraz daha alevleniyor ve arabanın arka koltuğunda oturan amcamdan, beni koruyacak herhangi bir tepki gelmiyordu.

Her şeye rağmen Allah yolda kalana yardım eder ben çok ettim diyerek gardımı maneviyat ağırlıklı almaya devam ediyordum. Aynı zamanda da içimden bildiğim tüm duaları okuyarak, Allah'tan yardım istiyordum. Bu arada demek ki gösterge arızalıymış nereden bileyim diyerek, pasif savunmayı da elden bırakmıyordum.

Çok geçmeden bize doğru hızla gelen bir ışığı fark ettim. Hemen araçtan indim, benim el kaldırmama fırsat bırakmayan sürücü yavaşlayarak, tam yanımızda durdu.

O araçta bizim ki gibi eski model, yabancı markalı büyük bir araçtı. İçinden hilal bıyıklı, iri cüsseli bir ağabey “yakıtın mı bitti reis'' diyerek indi. Yakıt var gösteriyor ama pırpır ederek stop etti dedim. ''Gel reis muhtemelen yakıtın bitmiştir, hemen bi benzinlik bulalım'' dedi.

Aracına bindiğim hilal bıyıklı ağabey, muhabbetli gün görmüş birine benziyordu. ''Takma kafana reis sonuçta eski araba, şamandıra takılı kalmıştır daha önce benimde başıma gelmişti’' diyerek, moral veriyordu.

Muhtemelen 8-10 km belki daha fazla gittikten sonra, bir petrol istasyonu bulduk. Dışarıdaki lambalar kapalıydı ama içeride gecelik vari yanan bir ışık vardı. Kornaya bir kaç kez basınca içeriden gözlerini ovuşturarak yaşlı bir amca çıktı. Yolda kaldığımızdan ötürü, bidonla mazot vermesini istedik. Küçük yağ bidonuna doldurduğumuz mazotla, aracın bulunduğu yere geri geldik.

Araçtan inmeden ağabey borcumuz nedir dedim. Gülümsedi, “sen aracı çalıştır bakalım reis” derken benimle birlikte araçtan inmişti. Yakıtı depoya döküp marşa bastık, şükürler olsun biraz geçte olsa araç çalıştı.

Bir miktar parayı Hilal Bıyıklı ağabeye uzattım.

''Reis bu vakitte hele de ıssız yerde, yolda kalana karşılıksız yardım edilir paranı cebine koy, siz bu gardaşınıza sadece dua edin yeter'' dedi.

Gecenin karanlığında Hızır gibi yetişen gardaşımıza, babam amcam ve ben, bir bir sarılarak teşekkür ettik.

Hilal Bıyıklı arabasıyla mesafeyi açıp gitmek yerine, bizimle birlikte yola devam ediyordu.

Bidonla mazot aldığımız istasyona girmek için sinyal verdiğimde, kornaya basarak dörtlerini yaktı ve camdan çıkardığı eliyle ülkücü selamı vererek, hızla uzaklaşıp gitti. Kim olduğunu bilmediğimiz kişiden, Allah ebeden razı olsun.

Depoyu fulleyerek tekrar yola çıktık.

Babam bu arkadaş kimmiş, nereliymiş, ne kadar iyi biriymiş diyerek gönlümü almaya çalışıyordu.

Yediğim fırçanın acısını çıkartmak istercesine, ben demedim mi? Allah yardım eder diye. Sevdiği bir kulunu görevlendirir diye. Bak işte gönderdi bile. Biz yeter ki teslim olalım diyerek, hakkı çıkmanın gururunu yaşıyordum.

Hep birlikte, yardım eden kişinin gelmişine geçmişine dua ederek, Allah'a hamd ettik.

Yapılan iyiliklerin karşılıksız kalmayacağını anlatan benzer içerikli sohbetler ederek, Akşehir'e geldik.

Siz siz olun yolda ve darda kalana, yardım isteyene, zor duruma düşene karşılık beklemeden sahip çıkın.

Kesinlikle yaptığınız o iyiliklere bir gün bir şekilde ihtiyacınız olacaktır.

Rabbim mutlaka iyi kullarını size yardım etsin diye gönderiyor.

Allah'tan istemeye yüzünüz olsun.