Kaptan Köşkünde Panik Yok, Manipülasyon Var!
Rivayet odur ki, gemi yan yatmaya başladığında kaptan, "güvenli liman" aramak yerine, rotayı azgın dalgalara çevirirmiş. Sonuç: Akşehirspor, resmen dalgalara teslim olarak küme düştü. Peki bu dramatik düşüşün ardından kaptandan beklenen, sorumluluğu üstlenip şapkasını önüne koymak mıydı? Elbette hayır! Klasik bir "günah keçisi" arayışıyla, mikrofonlar uzatıldığında ağızdan dökülen inciler şuydu: "Alkol sponsorluklarına asla müsaade etmedim, etmeyeceğim!"

Durun bir saniye! Akşehirspor'un küme düşmesinin sorumlusu alkol sponsorlukları mıydı şimdi? Sanki tüm sezon boyunca topu taca atanlar, gol kaçıranlar, yanlış taktiklerle sahaya çıkanlar alkol sponsorluklarıymış gibi bir algı operasyonu! Başkanın bu açıklamasıyla, kulübün yönetimsel zaafları, yanlış transferler, hatta küme düşmemek için hayati bir maça çıkacak takımın hocasını Hac'ca gönderme gibi "ilahi dokunuşlar" bir anda buharlaşıverdi. Oysa hatırlatalım; Hac'ca gönderilen hocanın, takımın küme düşüşünü engellemek için "manevi doping" mi yoksa "pratik eksiklik" mi yaşadığı hâlâ merak konusu! Hoca pekala hac farizesini yerine getirebilir bunda bir sorun yok ve hakkıdır ama transfer sezonunda ligin prosedürünü dahi bilmeyen birine takımın hangi akıl ve mantıkla teslim edildiğini öğrenmek de kamuoyunun hakkıdır!

Taraftar Grubu: Hem Fedakar Hem Günah Keçisi!
Şimdi gelelim olayın en ironik kısmına. Akşehirspor gemisi batarken, yaz-kış demeden, yağmur-çamur demeden tribünleri dolduran, sesi kısılasıya bağıran, cefakar Taraftar Grubu bir anda hedefe kondu. Başkanın sözleri adeta "Bu taraftarların arasında alkol zaafı olanlar var, o yüzden sponsorluklara izin vermedim!" şeklinde yankılandı. Vay be! Sanki taraftar grubunun tribünde içtiği bira, takımın defans hattındaki boşlukları kapatacak ya da forvetin gol kısırlığını çözecekti!

Bu açıklama, takımını canla başla destekleyen taraftar grubuna atılmış bir nankörlük ve haksızlık abidesi olarak kayıtlara geçti. "Aramızda zaafı olanlar olabilir, o zaman aldırmasaydınız tribünlere!" haykırışı, taraftarın yüreğindeki acının ve isyanın bir yansıması. Üstelik, tribünlerdeki "zaafı olanlar" sadece taraftar grubuyla mı sınırlı mı? Burada sorun Akşehirspor gemisinin hiç su almaması için gerekli önlemlerin alınmasıydı.!

Futbol Bu, Algı Operasyonu Değil!

Sonuç olarak Akşehirspor'un küme düşüşü, sadece sportif bir başarısızlık değil, aynı zamanda bir algı yönetimi dersi olarak incelenecek cinsten. Batan geminin sorumluluğunu başkasına yıkma çabası, ne yazık ki modern futbolda sıkça rastladığımız ama asla kabul etmememiz gereken bir durum. Unutulmamalı ki, futbol sadece top koşturmaktan ibaret değildir; aynı zamanda doğru yönetim, dürüstlük ve en önemlisi taraftara saygı gerektirir. Akşehirspor umarız bu "komedi-dram"dan ders çıkarır ve bir sonraki seferde kaptan köşkünde gerçekten gemiyi yönetecek birileri olur. Yoksa Taraftarın sesleri, tribünlerdeki feryatlar hiç dinmez!

Akşehirspor'un yeniden yükselişi için sizce kimin sorumluluk alması gerekiyor?