Felsefe deyince aklımıza Sokrates, Platon, Kant, Descartes gibi isimler geliyor. Lise felsefe ders kitaplarında da durum aynı, her zaman erkek filozoflardan söz ederiz, kadın filozofların yaşayıp yaşamadıkları aklımıza bile gelmez çoğu zaman. Aslında filozoflardan bahsederken erkek ya da kadın diye cinsiyetlerine göre ayırmak da doğru bir durum değil. Fakat felsefe tarihi ile ilgili kaynaklarda kadın filozoflara yeterince yer verilmediğini görmek üzücü bir durum. Ancak tarihte kadın filozoflar da azımsanmayacak sayıdalar!

Tarihte kadınların erkekler ile eşit haklara sahip olmadığına dair pek çok örnek var. Bunlardan biri de felsefe tarihinde karşımıza çıkıyor.

Örneğin Antik Yunan’da kadınlar yurttaşlar sınıfında değildiler. Bu yüzden siyasete ve kamusal alana dahil olmak yerine ev işleri ile meşgul olurlardı. Eğitim imkanları da kısıtlı düzeydeydi. Dolayısıyla Antik Yunan’da kadınların felsefe ile uğraşması güçtü. Fakat Antik Yunan’da Hetaira (iyi eğitimli ve kültürlü kadın) sınıfına mensup olan eğitimli, bilgi birikimi yüksek kadınlar toplumda önemli bir yere sahipti ve felsefe ile ilgilenebiliyorlardı.

Hatta Ortaçağ Avrupası’nda kadının insan olup olmadığı büyük bir tartışma konusuydu ve “kadınların zekasının gelişmediği” düşüncesi yaygındı. Bu inanış, kadınların felsefeyle ilgilenmesini engelledi fakat yine de kadınlar pes etmedi. Ve o dönemde daha çok mistik felsefe ile ilgilendiler.

Birçok kadın filozof tüm bu zorlukların üstesinden gelerek, günümüze kadar ulaşmayı her şeye rağmen başardılar. Üstelik sayıları sandığımız kadar az değil. Fakat toplumsal baskılar ve eserlerinin günümüze kadar ulaşamamış olması, felsefede daha çok erkek filozoflardan bahsetmemize neden olmuştur.

Tüm engelleri aşarak ismi günümüze kadar ulaşan kadın filozoflardan birkaç örnek verelim.

1) Krotonlu Theano

Kadın filozoflar arasında önemli bir yere sahip olan Krotonlu Theano tarihte bilinen ilk kadın filozoftu. Bazı çevreler onun Pisagor’un eşi olduğunu söylüyor. M.Ö. 500’lü yıllarda yaşadığı biliniyor. Ancak ne yazık ki Theano’nun nerede doğduğu ve ailesi hakkında net bilgiye sahip değiliz.

2) Miletli Aspasia

Retorik yani hitabet alanında uzman olan Aspasia, yaşadığı dönemin siyasetine yön vermiştir. Aspasia ile ilgili Sokrates’in hocası olduğuna dair çeşitli rivayetler dikkat çekicidir. Öyle ki iddialar arasında Sokrates’in diyalog yöntemini Aspasia’dan öğrendiği yer alıyor. Platon, Aristophanes ve Xenophon’un eserlerinde Aspasia’nın ismi geçer. M.Ö. 460’lı yıllarda Milet’te doğduğuna yönelik tahminler vardır.

3) Diotima

Sokrates, Diotima’nın kendi hocası olduğundan söz eder. Diotima, bir kahindir. Hatta Atina’daki veba salgınını önceden görüp büyük felaketi önlediği rivayet edilir.

4) Düşünceleri yüzünden yakılarak katledilen kadın filozof Marguerite Porete

Fransız mistik düşünürlerden Marguerite Porete’nin ‘’Basit Ruhların Aynası’’ isimli bir kitabı vardır. Bu kitapta, ruhun özgürlüğe ulaşmasını yani kilisenin koyduğu kuralları reddetmeyi betimlemişti. Porete kitapla ilgili fikirlerinden hiçbir zaman vazgeçmedi ancak ne yazık ki düşünceleri yüzünden yakılarak katledildi. Ortaçağ dönemi için oldukça özgür düşünceler ortaya koyan Porete ile ilgili bilgiler çok sınırlıdır.

5) Taşlanarak öldürülen kadın filozof Hypatia

Hypatia, M.S. 370 yılından sonra, Yeni Platonculuğun revaçta olduğu bir dönemde İskenderiye’de yaşamıştır. Önemli bir filozof olmasının yanı sıra astronomi ve matematik ile de ilgilenen Hypatia, zor bir dönemde varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde yeni yeni Hristiyanlaşmanın sonucunda Hristiyan olmayanlara karşı düşmanlık mevcuttur. Bu durumdan Hypatia da nasibini almıştır. Felsefenin bu dönemde bölücü, otorite bozucu bir sistem olduğu düşüncesi onun işini daha da zorlaştırmıştır. Üstün zekası ile fark yaratan düşünür, İskenderiye Üniversitesi’nde astronomi ve geometri dersleri de vermiştir. Hypatia Pagan olmakla, devletin işlerine karışmakla suçlanmış ve taşlanarak öldürülmüştür. Yaşanan bu trajik olay özellikle Aydınlanma Dönemi’nde popülerleştirilerek bir Hypatia efsanesi haline gelmiştir. Kimileri gerçek, kimileri kurgusal nitelikler barındıran bu efsane günümüze kadar ulaşmıştır. İskenderiyeli Hypatia’nın hayatı “Agora” filminde sinemaya da aktarılmıştır.

6) Günümüzde kullandığımız 50 TL'nin arka yüzünde portresi bulunan kadın filozof Fatma Aliye Topuz

Hep yurt dışından örnekler verdik ancak Türkiye’nin ilk filozofu Fatma Aliye’den söz etmemek olmaz. Kendisi aynı zamanda ülkemizin ilk kadın romancısıdır. Kadın kahramanlara yer verdiği eserleriyle öne çıkar.

Fatma Aliye’nin felsefeye katkısı ise felsefe tarihini kaleme almasıyla karşımıza çıkıyor.

7) Ülkemizin felsefe alanında yaşayan çınarı İoanna Kuçuradi

Son olarak ülkemizin felsefe alanında çınarı olan hem de dünyada saygın bir akademisyen olarak tanınan İoanna Kuçuradi ile bu yazıyı noktalayalım. Prof. Dr. İoanna Kuçuradi Rum kökenli Türk felsefecidir. 4 Ekim 1936’da İstanbul’da doğdu. Kendisi Türkiye Felsefe Kurumu’nun Kurucu Başkanı’dır. Aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü’nün kurucusudur. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Etik Komitesi Başkanlığı’nı yürütmüştür. Kuçuradi, literatürde yer edinmiş kendine özgü bir etik görüşü geliştirmiştir. Başta etik, insan felsefesi ve insan hakları alanında hem kurumsal çalışmalar yürütmüştür hem de telif ve çeviri birçok eser vermiştir. Başta Goethe Madalyası olmak üzere birçok uluslararası ödülü olan İonna Kuçuradi, 2003 yılında düzenlenen 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin Türkiye’de yapılmasına öncülük etti. UNESCO, 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin başarılı bir şekilde yapılmasına büyük katkısından ve bu alanda yaptığı bilimsel çalışmalardan dolayı İoanna Kuçuradi’yi 2003 Felsefe Ödülü’ne layık görmüştür.

Kalın sağlıcakla.

Görüş ve önerilerinizi gönderebilirsiniz: [email protected]