Yeni Kabine’nin Milli Eğitim Bakanı olan Ziya Selçuk; işin mutfağından geliyor olması, özel bir eğitim kurumunun sahibi olması, eğitim sistemi üzerine eleştirel açıklamaları, bildiği ve inandığı doğrulardan sapmadan görevini yapacağını gösteren imajı ve öğretmenlere gönderdiği elektronik posta ile onlarla kurduğu iletişim gibi nedenlerle en çok takip edilen bakan konumunda.

Bir Bakan Portresi:



Görevi eski Bakan İsmet Yılmaz’dan devralırken yaptığı konuşmada Ziya Selçuk; "Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmen Büyük Atatürk olmak üzere, 15 Temmuz şehitleri dahil tüm şehitlerimizi, bayrağımızın dalgalandığı her yerde şanla şerefle görev yapan ve şehit olan öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Öğretmen arkadaşlarım benim şahsımda Milli Eğitim Bakanlığı’nın koridorlarında temsil edildiğini asla unutmamalı. Aklımızda, düşüncemizde, gönlümüzde, duygularımızda onların bütün hissiyatını taşıdığımızı tekrar vurgulamak isterim." demişti.



‘’Bir çocuğun vebali derinden hissedilmedikçe, öğretmenlik mesleğinin yapılması çok zor.’’



Bakan olmadan önce bir seminerde yaptığı konuşmada ise Ziya Selçuk öğretmenliği şöyle yorumlamıştı;  ‘’Öğretmenlik, öğretmenin kendi olgunlaşma serüvenidir. Çocuğa bir şey vermek değildir. Çünkü öğretmen, kendisi olgunlaşır ise, yan ürün olarak çocuğa da bir faydası olur. Aksi halde her yıl aynı şeyi tekrar etmekten bıkar. Tekrar, hayvan zihninin işidir. İnsan zihni yaratıcılıkla ilişkilidir. Anne babalık ta öğretmenliktir, insanın kamil olma yolculuğudur. O kamilliktir ki çocuğu besler.  Artık göz göze gelsen, o çocuk terbiye olur. Müfredat kişiseldir. Her çocuk aynı değildir diyoruz ama tüm çocuklara aynı müfredatı uyguluyoruz.  Hedef, ‘Bilmek, Yapmak, Olmak’tır.  Anne, baba, öğretmen; önce bilecek, sonra yapacak ve nihayet kemale erecek yani olacak.’’



‘’Eğitim Sistemimizin bir ideolojisi ve mimarisi olması lazım.’’



Ziya Selçuk 2013 yılında verdiği bir röportajda, o günün sistemine dair şunları söylemiş;  ‘’Köy Enstitüleri  sahici bir eğitim iradesinin göstergesiydi.  İnsanların ortak paydası;  ahlak anlayışı olmalıdır.  Evrensel değerler üretecek bir eğitim sisteminin kurulması açısından bir dünya görüşü, bir medeniyet tasavvuru olmalı.  Bu, tek başına bir partinin yapabileceği bir şey değildir. Partiler, başlatıcı bir işlev üstlenip öncülük yapabilirler. Egemen kültürün kendisini evrensel kültür diye pazarlamasına karşı bir duruşa ve yaratıcı sentezlere ihtiyacımız var.  Ama, zihnimizin dijital kapitalizmle işgal edildiği bir dönem yaşıyoruz.’’



İlk basın toplantısında öğrenci ve velilere verdiği söz, Bakan’ın kamuoyunda en çok izlenen ve takdir edilen bakan olduğu iddiasını güçlendiriyor:



‘’Hangi ay, hangi sene ne yapmak istediğimizle ilgili program sunacağız. Hiçbir öğrencimiz, hiçbir velimiz sürprizle karşılaşmayacak. Oyunun ortasında kurallar değişmeyecek.’’



New York Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan, çocukların kodlama öğrenmesi için hazırladığı bilgisayar oyunuyla ödül almış bir Türk,  Prof. Dr. Selçuk Şirin, Bakan Selçuk için; ‘’Hem akademik dünyada kuramsal olarak, hem de uygulama anlamında eğitimi çok iyi bilen, okul öncesinden ilkokula veya lise seviyesine kadar eğitimin her aşamasında bulunan nadir insanlardan birisi olması nedeniyle, Türkiye eğitiminin başına gelebilecek ideal isimlerden biridir.’’ yorumunu yapıyor.



Eğitim müfredatı ve imam hatipler konusundaki tartışmaların, yarıştığımız dünya için hiçbir anlamı olmadığının altını çizen Şirin; Türkiye’de üniversiteye girişte uygulanan merkezi sistemin değişmesi için zamana ihtiyaç olduğunu, sınavın bu haliyle köy çocuklarına ve yoksul çocuklara üniversiteye girme şansı tanıdığını söylüyor. Amerika’da öğrencilerin üniversitelere tek tek başvurmaları gerektiğini ve bu başvurularda; problem çözme becerilerine, yaratıcılıklarına, itiraz etme becerilerine ve üye oldukları sivil toplum kuruluşlarına bakıldığını hatırlatan Selçuk Şirin; ‘’Türkiye’de sizin bunu yapma şansınız yok.’’diyor.



Bir tarikatı temsil ettiği iddia edilen bir derneğin, ‘Kamu Yararına Çalışan Dernekler’ statüsüne alınarak  izin almadan yardım toplayabilecek olmasına çok şaşırmıyoruz. Zira Kabine Yeni ama bazı Bakanlar  aynı. Ancak Bakan değil Gören olacağım diyen Ziya Selçuk’un görmez tarafından yapılan bazı girişimleri bir an önce görmesinde, sosyal medyada yayınlanan videoları ibret ve hayretle izlenen bir ‘ilim ve kültür derneği’ne, anaokulları dahil ilköğretim kurumlarında seminer verme izni verildiği iddialarına el atmasında fayda olduğuna inanıyoruz.



Şu bir gerçek; uzun zamandır ilk defa bir yeni bakan, ülkenin en önemli sorunlarından birisini kalıcı olarak çözebilecek liyakata ve inanca sahip olması nedeniyle, ilk gününden beri umut veriyor ve izleniyor.