Toplantı sonrasında basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bakan Koca; yüz yüze eğitimin başlaması, vaka sayıları, aşılanma süreci gibi konularda şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bildiğiniz gibi biz 18 yaş ve üstü üniversite öğrencileri için aşılanma tanımladık. 15 yaş ve üstü için de tercihe bırakmıştık. 12 yaş üstü kronik hastalığı ek hastalığı olan çocuklarımız için ise ayrıca tanımlama yaptık. 12 yaş üzeri için de tercihe bırakarak devam edilmesi kanaatindeyiz.

Giderek artan vaka sayılarında belli bir düzeye geldikten sonra düşüş oldu ama bir yerde takıldı. Rakamların yüksek olduğunu düşünüyoruz. Vefat sayılarımız da giderek artıyor. Özellikle yeni varyantların bulaşıcılığı daha da artırdığını biliyoruz. Hareketliliğin arttığı bu dönemde mesafenin korunamadığını ve maske kullanımının giderek azaldığını görüyoruz.

Yeni dönemde vakalarımız ağırlıklı olarak genç yaş grubu. Dolayısıyla vaka sayısı da giderek yükseldi. Aşının bulaşı da belli oranda önlediğini biliyoruz. O nedenle aşı oranımızı her geçen gün artırmamız gerekiyor. Yeni dönemde vakaların yüzde 83’ü, hastane yükümüz ile vefat edenlerin yüzde 90’a yakını aşısını tamamlamayanlar. Aşı bu kadar etkili, bunu tartışmanın anlamı yok. Salgını gündemimizden çıkarmak istiyoruz. Bu da 84 milyonun bir ve beraber hareket etmesiyle mümkün.

Aşının etkili olduğunu biliyoruz. Bizim vatandaşımız, kendi çocuğuna hem de yeni doğan döneminde 13 farklı aşıyı yaptırabilmiş bir toplum. Niye aşıyı kendimize yaptırmayalım. Aşı, bu salgından az zararla kurtulmamızı sağlayabilir. Vatandaşımızın aşılarını yaptırmalarının çok önemli olduğunun altını çizmek istiyorum.

Unutmayalım ki uzaktan eğitim ne kadar başarılı olursa olsun asla yüz yüze eğitimin yerine geçemez. Yüz yüze eğitim için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir. Salgın hastalık sebebiyle gençlerin eğitiminin eksik kalması bugün ve geleceğimiz için çok üzücüdür. Bunun için salgınla mücadelede her koşullarda okulları açık tutmak en önemli önerimizdir. Okullarda kalabalık ortam oluşmaması için tedbirleri ve kuralları içeren rehberleri uygulayacağız.

Şehirlerarası ulaşımda ve toplulukların bir araya geldiği etkinliklerde temasa dikkat etmek gerekiyor. Özellikle gençlerimizin temas ettiği kişilerin aşılanmaları, aksi halde PCR istenmesi ile ilgili genelde bir yaklaşım zaten oldu. Bunun dışında şimdilik bir başka alanda bunu gündeme taşıyalım diye düşünmüyoruz. AVM, restoran ve kafeler için PCR ve benzeri bir uygulamayı şuan gündemimize almadık. Daha çok şu dönemde üzerinde durduğumuz şey, aşılanma oranlarını yükseltmektir.”

Toplantıya katılanlardan YÖK Başkanı Erol Özvar, yurtlarda kalan öğrencilerde nasıl bir yöntem izleneceği konusunun Sağlık Bakanlığı’nın kontrolünde bir husus olduğunu belirtti. Özvar; “Ama tabi ki kampüsler için aldığımız tedbirlerin üniversitelerimizin içindeki yurtlarda da geçerli olacağını buradan duyurmak isterim” şeklinde konuştu.

Özvar, konuya ilişkin değerlendirmesinde; “Üniversitelerimiz alınan yüz yüze eğitim kararından itibaren her biri kendi kurulları ile senatolarıyla beraber, bu yüz yüze eğitimin yapılabilmesi ve sürdürülebilmesi için gerekli tedbirleri aldı. Biz YÖK olarak geçen sene olduğu gibi bu senede gerek kampüs ortamlarında uygulanacak kurallar, gerekse eğitim öğretim süreçleriyle ilgili olmak üzere tüm üniversitelere birer kılavuz çalışması gerçekleştirdik. Yüz yüze eğitim faaliyetlerini sürdürmek istiyoruz ama hibrit yöntemi de kullanılabilir” ifadelerine yer verdi.

En az bir doz aşısını yaptırmış öğretmen ve çalışanların oranlarının yüzde 88’i bulduğunu söyleyen Sağlık Bakanı Koca; “Aşılanmayanların okula alınmaması gibi bir durum olmaz. O çok net. Biz öğretmenlerimizin, aşılanma oranlarının giderek arttığını, aşılanmamayı çok düşüneceklerini düşünmek istemiyoruz. İki doz aşısı tamamlanan öğretmenlerin oranları yüzde 75’i buldu. Velilerimiz tedirgin olmasın ama onlar da yapmaları gerekeni yapma noktasında en az öğretmenlerimiz kadar katkıda bulunsunlar” şeklinde konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de bu konudaki görüşünü; “Hep birlikte çaba gösterirsek; ‘zil sesinden sonra alarm sesi gelir’ diyenleri haksız çıkarırız. Veliler olarak da önce bizler tedbirlere uymalıyız” cümleleriyle paylaştı. Bakan Özer, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Servisten öğrencinin evinden okul ortamına gelmesinden orada geçirdiği süre kantin ve yemekhanedeki sürelerinde tüm sürelerde temas ettiği öğretmenlerimiz ve elemanların hepsinin ya aşılı olması ki aşı gönüllük esasına dayalı zorunluluk yok veya haftada iki defa PCR testi yaptırması gerekiyor.

 Ben, öğretmenlerimizin hem aşı olmayıp hem PCR konusunda direneceklerine inanmıyorum. Çünkü öğretmenlerimiz 1,5 yıldır öğrencilerini bekliyorlar. Bu süre içerisinde ciddi fedakarlık gösterdiler. Böyle fedakar bir öğretmen kitlesinin ve diğer personelin, aşı olmadığı halde PCR olmadan okul ortamına gelebileceğini ben düşünmüyorum. Zaten biliyorsunuz Uyum Haftası başladı. Yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ve 165 bin öğretmenimiz sahada. Ne aşı ne PCR ile ilgili bize gelen bir problem yok.”