Finansmana ulaşmanın zorlaştığı son dönemde yılın ilk dokuz ayında 37 şirket halka arz edilirken, beklemede olan 80 şirkette, halka arzlarla sermayelerini güçlendirme yoluna gitmek istiyor. Birçok tasarruf sahibi yurttaşımız da enflasyon karşısında elindeki geliri eritmemek düşüncesiyle bu halka arzların peşinde koşuyor. Ancak bilinmeli ki 7.8 milyon sayısına ulaşan bu yatırımcı sayısı deneyimsiz küçük yatırımcıyı da içinde barındırmakta. Yatırımcı sayısındaki bu patlama, kaçınılmaz olarak küçük yatırımcı için sağlıksız bir ortamda yaratıyor. Son dönemde SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül’ün açıklamaları da özellikle küçük yatırımcıya uyarılar içeriyor. Sayın başkan; sosyal medya ortamlarında kendisini konunun uzmanı olarak tanıtan kişilere dikkat çekerek, “İyi niyetle bu işi yapanda var, kötü niyetle kullanan da var. Doğrudan hisse pazarlayan hesapların farkındayız, takip ediyoruz” diyor.

Tam da bu sebeplerle piyasaların finansal temelden uzaklaştığı, herkesin kim ne derse inanmaya hazır hale geldiği bu sağlıksız ortamda çok dikkatli adımlar atmak gerekiyor. Çok fazla insanın kısa sürede giriş yaptığı ortamda yatırım yapanlar, sürü psikolojisi ile hareket etmekte. Bu durumda birileri de bu insanları kendi çıkarları için kullanabileceği alanlar bulmakta. Bahsi geçen küçük yatırımcı kitle ise ancak ciddi paralar kaybettiğinde tehlikenin farkına varmakta. Halka arzların peşinde koşan bu kitle, enflasyon dengesizliği içinde şirketlerin değerlerinin ölçülmesinin zor olduğu bu ortamda, şirket hisselerini, gerçek değerinin çok üstünde almakta. Hisseleri adeta gözü kapalı alan bu küçük yatırımcı kitle, can havliyle sarıldığı hisseler zarar yazdığı an da birikimleri de uçup gitmekte. Bu sebeplerden ötürü günümüzde borsanın ne olacağını ön görmenin çok zor olduğu bu gibi dönemlerde dikkatli olmak gerekiyor.

Son dönemde firmalar, ucuz kredi bulamadıkları için halka arz olarak daha maliyetsiz para toplama peşindeler. Bu ortam; uzun vadede ekonomi için iyi olmakla birlikte, bu yoğunlukta sisteme katılan finansal okuryazarlıktan çok uzak küçük yatırımcının ise bir anda sisteme dahil olması tehlike arz etmekte.

Günümüzde neredeyse her şeyin bir ekrana dokunarak elde edildiği bu dijital çağda, yatırımlarımızı da çevrimiçi uygulamalar üzerinden yapıyor, fiziki olarak paraya dokunmadan yaşamımızı sürdürüyoruz. Bu sistemde yeterli bilgi ve donanıma, kontrol mekanizmasına sahip olmazsak borç yükümüzün artması kaçınılmaz oluyor. Bu sebeple çeşitliliği artan bu yatırım araçlarının hangisinin bize uygun olduğunu anlamak, risk almadan doğru yatırım kararı verebilmek için finansal okuryazar olmamız gerektiği kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Elbette bu yatırım araçlarından günümüzde en revaçta olanı borsada da tasarruflarını değerlendirmek isteyen küçük yatırımcı kitlenin, finansal okuryazar olması; daha bilinçli seçimler yapabilmesini, riskleri ve fırsatları ayırt edebilmesini, karar verme aşamasında yeterli bilgi ve analiz becerisine kavuşmasını, ekonomideki beklenmeyen olaylara karşı finansal dayanıklılığının güçlenmesini sağlayacaktır.

Artık 21. yüzyılda yaşamımızı sürdürebilmek için her alanda olduğu gibi finansal alanda da finans okuryazarlığı becerisini, temel yaşam becerilerinden birisi olarak görmeliyiz. Üstelik bu beceriyi kazanmanın sadece bize değil ülke ekonomimize de olumlu yönde katkısı olacağı düşüncesiyle. Özetlersek günümüzde finansal teknolojilerin gelişmesiyle birlikte hayatımıza giren ve çeşitliliği giderek artan yatırım araçlarından borsada da garanti ve makul paralar kazanmanın yolu finansal okuryazarlıktan geçiyor.

Sonuç: Bugünün dünyası hepimizin finansal okuryazar olmasını gerektiriyor.