Meme kanserinin, ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık görülen ve aynı zamanda en sık ölüme neden olan kanser türü olduğu vurgulanan açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi:

“Meme kanseri nedir?

 Memede süt salgısı yapan hücreler tarafından oluşturulan lobül adı verilen oluşumlar bulunmaktadır. Lobüller birleşerek lobları oluşturur. Bu yapılar birbirine süt kanalları ile bağlanır. Bu kanallar meme başına doğru birleşir. Meme kanseri, löbülleri ya da süt kanallarını oluşturan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile meydana gelir. Süt kanallarının yapısından meydana gelen meme kanserine “duktal karsinom” Löbül yapılarından meydana gelen meme kanserine “löbüler karsinom” denir. Meme kanseri kadın kanserleri arasında en yaygın olan ve akciğer kanserinden sonra en sık ölüm nedeni olan kanserdir. Tüm kadın kanserlerinin %24 ünü ve kanserden ölümlerin %14 ünü oluşturmaktadır. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Nadir olarak erkeklerde de meme kanseri görülmektedir. Her 100 kadına karşılık 1 erkek meme kanseri tanısı almaktadır. Meme kanseri görülme sıklığının her yıl arttığı saptanmıştır. Meme kanserinin sık görülmesi, sıklığın giderek artması, erken evrede tedavi edilebilir olması ve erken evrede tanı koyulabilmesinin günümüz koşullarında mümkün olması meme kanserinin önemini arttırmaktadır. Meme Kanserinde Risk Faktörleri Meme kanserinde riskler 3 grupta toplanır.

 Değiştirilemeyen risk faktörleri

 Yaş: Meme kanserinde ileri yaş önemli bir risk faktörüdür. 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat fazladır. 30 yaşın üzerine çıkıldıkça risk artmaktadır. Meme kanseri tanısı almış hastaların %50 si 65 yaş üzerindedir. İlk adet yaşı: 12 yaş ve altında adet kanamasının başlamasının riski arttırdığı belirtilmiştir Genetik / ailesel yük: Annesinde veya kardeşinde meme kanseri öyküsü olanlar yüksek risk altındadır. Aile öyküsü sadece anne, kız ve kız kardeşten oluşan yakın akrabaları kapsar. Belirgin bir şekilde riskli aile geçmişi olan ve menopoz öncesi kadınlar meme kontrollerine aile bireylerinin teşhis yaşından 10 yıl önce başlamalıdırlar. Bazı gen testleri, yüksek riskteki hastaları belirleyebilir. Eğer bir kadının birinci dereceden bir akrabasında meme kanseri varsa riski 2 kat artar. Ancak, her 10 meme kanseri olgusundan ancak bir tanesi aile ile ilişkilidir. Geçirilmiş meme kanseri: Önceden meme kanseri olmuş hastaların diğer memelerinde kanser gelişme riski yüksektir. Bu risk yılda %1 ya da yaşam boyu % 10 oranındadır. Meme kanseri tanısından sonra klinik izlemenin nedeni, sadece hastalığın yeniden oluşmasını değil aynı zamanda diğer memede ortaya çıkabilecek kansere erken tanı koymaktır. Mammografik dansite: Mammografideki toplam alanın %75’inden fazlasının yoğun olması meme kanseri riskini 4-6 kat arttırır. Kısmen değiştirilebilir İlk doğumdaki yaş: 30 yaşından sonra doğum yapmak ya da hiç yapmamak Menopoz yaşı: 55 yaşından sonra menopoza girmek Emzirme 30 yaş göğüs bölgesine radyoterapi, Diğer faktörlere göre çok küçük risk içerirler. Değiştirilebilir Diyet: Bazı çalışmalar meme kanserinin bazı tiplerinde diyetin etkili olduğunu göstermiştir. Az yağlı, dengeli ve sebze-meyve ağırlıklı diyetin riski azalttığı öne sürülmektedir. BMI (postmenopozal): hastalığın şişmanlarda görülme olasılığı artmaktadır Östrojen tedavisi: Çoğu çalışma 10 yıldan fazla östrojen alımının meme kanseri gelişiminde ufak bir risk artışına sebep olduğunu göstermektedir. Sigara İnaktivite ve Alkol

 Meme Kanseri Belirtileri

 Meme kanseri meme ve meme ucunda farklılık yaratır. Bunlar genellikle Memenin içinde veya koltuk altında kitle, meme dokusunda kalınlaşma Meme ucunun hassaslığı Memenin boyutunda ve şeklinde değişiklik Meme derisinde veya ucunda şişlik, pullu ve kızarık görünüm Meme derisinde portakal kabuğu görüntüsü Meme ucu akıntısı dır. Bu belirtiler her zaman kanser belirtisi olmamakla beraber kadının doktora başvurmasına sebep olmaktadır. Bu başvurular sırasında yapılan incelemelerde erken tanı şansı yakalanmaktadır.

 Meme Kanserinde Erken Tanı

 Meme kanserinin sık görülmesi, sıklığın giderek artması, erken evrede tedavi edilebilir olması ve erken evrede tanı koyulmasının günümüz koşullarında mümkün olması meme kanserinin önemini arttırmaktadır. Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavi seçeneklerinin sayısını, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını önemli oranda arttırır. Meme kanseri, yayılmadan önce erken evrelerde saptanırsa hastaların % 90’ından fazlası normal yaşamını sürdürmektedir. Tümör büyük boyutlara ulaşmadan tanı konulan hastalarda meme korunabilmektedir. Erken tanı için temelde önerilen birbirlerini tamamlayıcı yöntemler vardır; Klinik (doktor tarafından yapılan) meme kontrolleri Mammografi/meme ultrasonografisi Kadınların ilk meme muayenesine gelme nedenleri; Memede ağrısız ya da ağrılı kitle Yalnızca ağrı olarak belirlenmiştir. Doktora başvuruyu geciktiren temel neden “kansere yakalanma korkusudur”. Unutulmamalıdır ki meme kanseri erken tanıda tedavi edilebilen bir hastalıktır. Meme kanserinde sağ kalımı etkileyen en önemli belirtilerinden biri, koltuk altı lenf düğümlerinin tutulumudur. Tanı ve tedavi geciktikçe koltuk altı lenf düğümlerinin tutulum riski artmaktadır.”