Korkuların vardır, yüzleşmekten çekindiğin. Yüzleşmedikçe büyüttüğün korkuların! insan korkularıyla yüzleşmedikçe, her gece aynı kabusu görür. Kabus, sadece karanlık olunca gelmez. Kabusu sen çağırırsın, dert ettiklerinle. Haklısın belki, dünya yaşanmaz bir yer. Yine de dünyayı güzelleştirecek olan sensin. Haklısın kimseye içini dökmemekle.  Kendi derdi var iken, başka bir derdi dert edinmez insan. İçine kapanır gidersin. Derin bir nefes, rahat bir kafa için karanlık bir geceye sığınırsın. Fısıldarsın kendi kendine; sanki seni biri dinliyormuş gibi. İnsan en çok geceye konuşur konuşamadıklarını. Sırdaştır gece. İyi bir dinleyici ya da iyi bir arkadaş. Aynı hamurdan yoğrulmamıza rağmen, birbirimizi yalnız bırakan insanlar olduk. 

Çok şey konuşmak ister insan, onca suskunluklarına rağmen. İnsan hep bir arayış içinde, kendini kaybettiği şu dünyada. Soğuk bir mazide üşürken, sıcak bir geleceği hayal ederdi. Hayalleri büyük olsa da insanın, onu taşıyacak dermanı yok gibiydi.

Aslında derdimiz küçüktü de biz büyüttük. Karamsarlıkla besleyip stresle suladık. Kimsenin kimseden haberi yok. Sadece nasılsın derler sen de iyiyim dersin iyi olmadığın halde. Çünkü her nasılsın diyenlerin seni dinlemeye ayıracakları bir vakti yok. Bilirler içini dökeceğini.

Her insan, yüreğinin derinliklerinde gizli bir sandık taşır. O sandık, kendisi için o kadar kıymetli ki kimsenin açmasına müsaade etmez. O sandıkta konuşamadığı duyguları vardır. O sandıkta dile getiremediği acıları vardır. Sandık açılırsa bir daha yaralanmaktan korkar. Belki de o sandığı açacak, yüreğine dokunacak birini bekler insan. Kendisini anlayacak güvenebileceği birini.

Ne yazık ki çoğumuz, o sandıklarla gömülürüz toprağa. Hayat bazen böyledir. İnsan, söyleyemediklerinin pişmanlığı içindedir. Ne sevdiğini söyler insan ne de sevildiğini bilir. Sevilen toprağa gömülürken, seven bir ömür pişmanlıkla yaşarmış.

                                                                                   ***

Her insanın derdi farklı, kimse kimseye benzemez. Düşmekten korkar mesela. Kendisi için hayatın bittiğini düşünür, kaybetmiştir onca kazandıklarını. Keşke ve Belki’ler arasında sıkışıp kalır. Ne kadar hayatın kendisi için bittiğini düşünse de dünya dönmeye devam ediyordu. Bazı şeyleri kabullenmek ağrına gider. Yine de yeri geldiğinde kaybetmeyi göze almalı insan. Bilemezsin hakkında neyin hayırlı olduğunu. Kaybettiklerinin yeri, güzel şeylerle dolar kim bilir? Düşmek, bir son değildir oysa. Yeni bir başlangıç için atılan ilk adımdır.  Düştüm diye üzülme, yeni bir başlangıç için ilk adımını at.  

                                                                                   ***

Hayatta her şey olur. Çünkü insanın büyümesi için iyi kötü bir şeylerin olması gerekiyordu. Acı da olur ayrılık da. Gitmek de olur kalmakta. Büyümen gerek. Çünkü büyümeden bir şey öğrenemez insan. Yara aldıkça güçlenir, acı çektikçe olgunlaşır ve nihayetinde kaybettikçe kazanır insan. Büyümen gerek, her şeye inat. Ham iken yanman gerek. Öyle bir piş ki, hayat senden ilham alsın.

Hayatta her şey olur, kaderine isyan etme. Kaderine isyan ettikçe bir paratoner gibi tüm olumsuzlukları kendine çekersin. Maviye odaklanırsan her şeyi mavi görürsün. Düşüncelerde öyledir, en çok neyi düşünürsen kaderin ona göre şekillenir. Güne nasıl başlarsan öyle devam edersin. Kaderini iyileştir, güzel şeyler düşün. Mutlu uyan sabahlara. Olumsuzluk birbirine geçmiş halkalar gibidir. Bu halkalar zincirini koparmak senin elinde. Büyümen gerek, kaderini iyileştirmen ve güzel düşünceler kurman gerek.

Başkalarının ne düşündüğü seni ilgilendirmiyor, asıl önemli olan senin ne düşündüğündür. Bu evrende bir mıknatıs gibi olduğunu düşün. Olumsuzlukları çağırırsan gelip üzerine yapışır ve yakandan düşmez. Sen neyi düşünürsen, onu çağırırsın…

“İyi düşüncelerle dolu bir hayat diliyorum sevgili okuyucu! Bir ömür huzurlu ve mutlu olmanız dileğiyle...”

                                                                               ***

Unutma;

Ağaçlar yeni bir bahara hazırlık için soyunurlar. Belki sert bir rüzgarla dalları kırılacak ya da don vuracak erken açan çiçeklerine. Çetin bir kış geçirecek. Her şeye rağmen yeni bir bahar umuduyla yaşayacak. Çünkü bunun için kök salmıştır.  Bunun için tutunur ağaç.

Bozkırdaki ağacı düşün. Kurak toprakların etrafını sardığı bir ağaç! Neredeyse bir asır orada. Kim bilir kaç rüzgarla sarsıldı, kaç gecenin ayazında üşüdü kaç kış geçirdi de hala ayakta. Bir damla suya ulaşabilmek için yerin ne kadar derinliğine ulaştı?

Sen de bir ağaç gibi, yeni bir bahar için umutlu ol. Her şeye rağmen kök sal! Dün bir tohum, bugün bir fidan. Büyümen gerek, ağaç olup meyve vermen gerek. Bu dünyanın sana da ihtiyaç duyduğunu BİLMEN GEREK…