Çuhacı’nın, sevgi teması etrafında şekillendirdiği ve bu temayı farklı metaforlarla, duygusal hallerle ve insan doğasına dair gözlemlerle işlediğine şahit olacaksınız. Bölümler arasında bir akış ve içsel bağlantı bulunsa da her bir dörtlük veya kıta kendi içinde ayrı bir anlam taşıdığını göreceksiniz. Aşkın, insan ilişkilerinin, varoluşun, kabullenişin ve zamanın sınırlılığının işlendiğini söyleyebileceğimiz şiir şöyle:

Beş Harfli Alfabedir Sevgi ‘den..

-Sendeki seni sen ne bilirsin,
bendeki benden sana bir köprü vardır
Sendeki beni sen ne sanırsın,
bendeki senin de bir ömrü vardır...

-Kayanın üstünde biten allı gelincik
dayanır ayaza da suya dayanmaz
insanoğlu dediğin bir acaip millet
dayanır zincire de söze dayanmaz
bu yürek çarpıntısının tanımı yok
dayanır dikene de güle dayanmaz...

-Denize karşı oturmuşuz
sen,ben ve rüzgar
rüzgar kalktı gitti
denizin de çok umurundaydı...

-Yakasına
yastığına
yüksük diye parmağına
güller takar Güller Hanım...

-Acelesi var martının
çok değil iki kanat vurumu ömrü
bir kanat daha çırpsa, değecek kıyıya...

-Beş harfli alfabedir sevgi,
keşke yirmidokuz harfli olsaydı... (Şair Ahmet Çuhacı)

"Bendeki Benden Sana Bir Köprü": Bu bölüm, insan ilişkilerindeki derin bağlantıyı, karşılıklı anlayışı ve empatiyi vurguluyor. Kişinin kendindeki "ben" ile diğerindeki "sen" arasında kurduğu gizemli ve güçlü bağı ele alıyor.

"Kayaya Duran Allı Gelincik": Bu bölüm, insan doğasının paradoksal yönlerini ve kırılganlıklarını öne çıkarıyor. Maddi zorluklara dayanabilen ama söze veya sevgiye yenik düşebilen insan ruhunun karmaşıklığını işliyor. "Yürek çarpıntısının tanımı yok" ifadesiyle aşkın ve tutkunun tanımlanamaz gücüne değiniyor.

"Denize Karşı Oturmuşuz": Bu bölüm, varoluşsal yalnızlığı, kabullenişi ve doğanın kayıtsızlığını işliyor. Aşkın veya ilişkinin bitişindeki hüzünlü ve etkileyici manzarayı resmediyor.

"Güller Hanım": Bu kısa bölüm, sevginin ve hassasiyetin somutlaşmış halini temsil ediyor. Sevilen birinin detaylarına, nezaketine ve belki de geçmişe duyulan özleme işaret ediyor.

"Acelesi Var Martının": Zamanın kısıtlılığını, hayatın geçiciliğini ve hedeflere ulaşma arzusunu sembolize ediyor. Yaşamın kısa bir an olduğunu ve her anın değerini bilmek gerektiğini hatırlatıyor.

"Beş Harfli Alfabedir Sevgi": Şiirin kapanışında, sevginin tanımını dar ve kısıtlı bulduğunu ifade ediyor. Sevginin karmaşıklığına, çok boyutluluğuna ve anlatılamaz derinliğine vurgu yaparak, bu güçlü duygunun kelimelere sığmadığını belirtiyor.