Geçen hafta Perşembe günü “İtibar Yönetimi” yazımda da üstünde durduğum gibi ne yaparsak yapalım konuyu içselleştirmeliyiz demişken üstüne Pazar günü Milli Takımımızın hepimizi gururlandıran başarısı geldi. Böylece konu, bu başarı hikâyemizle canlı bir örnek olarak karşımıza çıkmış oldu. Şampiyona boyunca televizyon karşısında Milli Takımımızın tüm maçlarını izleyen bir sporsever olarak; başkanından, koçuna, tüm oyunculara varana kadar ekibin tek vücut olduğunu/başarıya kenetlendiklerini/inandıklarını, hem vücut dillerinden, hem de verdikleri röportajlardan anlamak mümkündü.

Tıpkı geçtiğimiz hafta kutladığımız Zafer Bayramı’nı bizlere getiren sebeplere baktığımızda gördüğümüz üzere Milli Takımımızın bu başarısında da hedefe inanmışlık/kenetlenme ve tüm imkanlarını seferber ederek/gayret gösterme/çalışma ve azmin olduğunu görebiliriz.

Milli takımlar düzeyinde Kadın Voleybol da elde ettiğimiz bu üst üste başarılar (Dünya Birinciliği/Avrupa Birinciliği), yeni hedeflere de taşıyor bizi. Yeni hedefimiz; bu inançlı/başarılı kadroyla Olimpiyat şampiyonluğunu elde ederek Ay-Yıldızlı Bayrağımızı göndere çektirmek, İstiklâl marşımızı okutmak ve altın madalya ile ülkemize dönerek bir kez daha Türk Milletine unutulmaz bir gurur yaşatmak.

Karşımızda duran bu güzel örnekte olduğu gibi Akşehir’imizin, tüm kurumları (kamu-özel) ile halkı ile birlikte bütünleşerek şehrini dönüştürüp/geliştirerek ülke çapında başarılı bir konuma gelmesi hayâl olmasa gerek. Yeter ki 101 yıl önce zafere giden yoldan ve bugün millilerimizin başarı örneğinden dersler çıkararak; başarıya inanalım, kenetlenelim ve tabi ki çok çalışalım.

Başarıya giden bu yolda başarıyı getiren faktörleri özetleyecek olursak, İçselleştirme : Herkesin başarıya kenetlenmesi, her an konuyu benliğinde hissetmesi, birey olarak sorumluluğunun bilincinde herhangi bir otorite/kontrol mekanizması/gözetmen olmaksızın hedefe kilitlenmesi,

İşbirliği: Herkesin, birbirinin eksiğini giderecek şekilde hareket etmesi. Zira bu ekipler bilirler ki yapılmak istenen ama yapılamayan her iş/eylem/hareket den kaynaklı negatif algı/süreç tüm ekibe yazar. Başarıya inanmış ekiplerde birimiz diğerinin eksiğini kapatmak ile yükümlüyüz felsefesinde hareket edilmesi. 

Organizasyon Kabiliyeti: Başarı için koyduğumuz hedefe ulaşmanın yolu stratejik akıldan geçmekte. Organizasyon içinde önceden belirlediğimiz planlarımızın olması gerektiği gibi bu hedeflerden alıkoyacak engellere karşı da alternatif planlar geliştirmemiz gerekir ki başarımızın sürdürülebilirliğine katkı verilmiş olması İşinin Ehli Olmak: Kurum içinde tüm çalışanların, hak ettiği pozisyonda çalıştırılması.

Konu son olarak “Liyakat” konusuna gelmişken özellikle şu hususa da değinmekte fayda var.

Geçen haftaki “İtibar Yönetimi” başlıklı yazının devamında önümüzdeki haftalarda Akşehir’imiz için İnsan Kaynakları-Liyakat konusuna da değinmek istiyordum. Hepimizin gururlandığı milli takımımızın başarısında da görüldüğü üzere; başarı, bulunduğu pozisyonu hak edenlere verildiği sürece gelmektedir. Son zamanlarda ülke genelinde tartışılan bu önemli konuda, Akşehir’imizde de işinin ehli insana işin verilmesi gerekir. Zira hizmet aldığım kurumlardan (kamu-özel) bazılarında çalışanlardan kaynaklı olumsuzluklarla karşılaştım. Bu olumsuzlukların faturası; sadece çalışanların/iş verenlerin işletmelerine çıkmakla kalmıyor, Akşehir’e de zarar veriyor. Akşehir için marka değerine sahip olduğunu düşündüğüm bu işletmelerde konunun çok iyi irdelenmediğini gözlemledim. Oysa değindiğim gibi çalışanlardan dolayı oluşan zarar, sadece bahsi geçen müesseselere değil topyekün Akşehir’e yazmakta.

Sonuç: Akşehirimiz için elele verdiğimiz, başarıya inandığımız, liyakata dikkat ettiğimiz her organizasyondan başarıyla çıkacağımıza ve şehrimizi ülke genelinde olması gerektiği yerlere taşıyacağımızdan emin olalım.