İsmi Eber Sarısı. Her alanda mükemmel bir sonuç verme kapasitesi yüksek olan bu bitki türünü açıklayacağım izninizle. Bu muhteşem ve ilkel bitkiye sahip olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Lakin koparmak yasak olduğu için bu bitkiyle ilgilenen profesörlerden öğrendiğim bilgi kadarıyla bu baklagile benzer baklagillerin olduğunu sökülebildi ve bu benzer bitkilerden numuneler alınıp alternatif tıp ve ilaç kozmetik belki sanayi alanında bile kullanılıp kullanılamayacağı kontrol edilebilir sonuçlar gözlemlenebileceğini ve biyoçeşitlilik yapılabilmesi için gerek sağlık alanında gerekse tıp alanında müthiş farklılıklar yaratacak projelere açık olan bu baklagile yöre halkının da desteğiyle karşılıklı olarak ekonomik alanda milli kalkınma sağlaması da öngürülen müthiş bir proje olduğunu dile getirmekten mutluluk duyarım. Bu naif bitkiyle neler yapılabileceğini şimdiden heyecanlanarak hayal ediyorum. Bu türe hayran kalmamak mümkün değil tabii. Çünkü tek gövdede 3-4 tane farklı tomurcuk verebilen yegane baklagildir. Bu çok kıymetli bitkiyi korumak ve sahip çıkmak sadece Tarım Bakanlığının değil bilinçli Akşehir halkımızın da görevidir. O yüzden lütfen yer altından bilinçsiz su kuyusu açıp tarlaları sulamayalım. Bu davranış meşhur Akşehir gölünü kurutmakta kalmayıp endemik bitkimiz olan eber sarısını da yok etmektedir. Bu göl, bu hava, bu doğa, bu endemik bitki başka yerde yok! Lütfen kıymetini bilelim. Ayrıca bunu korumak Akşehir için değil tüm Türkiye için gereklidir. Gelecek nesillerin standartların üstünde yaşaması için bu sürdürülebilirlik hareketini bilinçli şekilde ve sabırla yapmamız gerekir. Milli bilinç tek gayemiz olursa kim tutabilir ki bizi! Ben 1 yıldır hem yabancı hem de Türkçe kaynaklardan araştırdığım ve konuya hakim olan Profesörlerle konuşmalarım sonucunda çıkardığım sonuç şudur. Kendisi altın sarısı rengiyle ün saçan bu baklagillerin Akşehir'e, Akşehir'in de bu göle ve bu baklagile ihtiyacı olmasıdır. Bir güneş gibi mayıs ayında açan bu baklagil türü tüm baklagillerin atası kabul edilebilir ve baklagillerin kraliçesi lakabını almıştır. Latince adı Thermopsis Turcica olan Türkçesi Piyan olarak ta geçen Eber Sarısı Türkiye'de ve dünyada bir ilk olacak şekilde sadece Türkiye'de değil tüm dünyada tanıtılması gerekir. Bu yüzden sürdürebilirlik için hem Türkiye'deki hem de dünyadaki endemik bitkilerin incelenmesine farkındalık yaratmak için Akşehir'de yatılı bir suda ve karadan yetişen endemik bitkileri önceleyen bir botanik meslek lisesi ve meslek yüksek okulu açılabilir. Çünkü labaratuvar ortamında incelenip Çinliler gibi genleri zayıf olan suda ve karada yetişen bitkilerin köklerine aşılama yapılabilir kültürlere yapılabilir ömrü uzatılabilir özel bitki ve meyveler yetiştirmeye öncelik veren ortamlar hazırlanabilir. En güzeli de kopyalanamaz çalınamaz olması tamamen yerli ve milli olmasıdır. O yüzden ciddi vakit ayrılması gereken bir tür olduğu için bunu inceleyen bir botanik meslek lisesi açılmasını canı gönülden istemekteyim. Bence ekonomik daralma bir problem olamaz ülkenin refahı söz konusuysa bu iş karşısında bu şehre ikinci imaj yaratan ürünü olmalıdır. Tıpkı Nasreddin Hoca şenlikleri gibi. Neden endemik bitki bilinçlenmesinde öncü bir şehir olmasın bu konuda da. Tıpkı Kurtuluş mücadelesinde öncü bir şehir olduğu gibi bu konuda da aydın fikirlere sahip çıkacağına eminim! İlerletilip Akşehir'de tüm Türkiye’min endemik bitkilerini inceleyip araştıran bir Arge programı neden olmasın? Hem milli bitkimiz olması hem de ticari getirisi yüksek olacak bu bitki ve daha niceleri açıdan değerlendirilen bir biyolojik sürdürebilirlik bir bitkidir. Uzman hocalarımızla ve yurtdışı destekli programlarımızla desteklenen bir meslek yüksek okulu da şehrimize açılabilir. Hatta daha da ilerletilip endemik hayvanlar da incelenebilir. Bu sayede Erasmusla gelen öğrenciler sadece gezmeye değil bu bitkiye gelişimi için tezler yazmasının da önü açılmış olur. Elimizde bir altın madeni var. Lütfen onu inceleyip değerlenmesi için milli bilince sahip olmamız şarttır! Maalesef çoğu okumuş halkımız bile bu bitkiden bir haber olduğunu görünce cidden derin bir üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Bu yüzden çiftçilerimize sesleniyorum. Bu çiçekleri görünce koparmamaya bundan sonra biraz daha dikkat edelim lütfen. Bu yüzden biraz milli farkındalık yaratmak için kısaca ve izninizle bu özel bitki türümüzü anlatmak isterim. Eber sarısı, Türkiye'nin endemik bitkilerinden biridir. Yani; dünyada sadece ülkemizin belirli bölgelerinde doğal olarak yetişir. Özellikle; Akşehir ve Eber gölleri çevresindeki step alanlarda görülür. Baklagiller familyasından olan bu bitki, hem görsel güzelliği hem de bilimsel önemiyle dikkat çeker.

Eber Sarısı dikine doğru uzanan gövdesi ve altın sarısı çiçeğiyle dikkat çeker. Yaprakları üçlü, dörtlü olabilir ve tüylüdür. Genellikle 35 ile 80 santimetre arasında boylanır. Açma ve çiçeklenme dönemi genellikle mayıs aylarında başlar yazın sonlarında sona erer. Tür olarak; bakla şeklinde olan meyvesi içinde birkaç tane tohum bulunan ender bir türdür.

Kök sistemi ise toprak altında uzun ve yaygın bir kök sistemi bulunur. Bu sayede kuraklığa da dayanıklıdır. Göl kurusa da hayata tutunma nedenlerinde birisi budur. Bu sayede ömrü çok yıllık bir bitkidir.

Üreme şekli hem tohumla hem de kökleriyle üreyebilen özel bir türdür.

Neden Bu Kadar Önemli?

Endemik Olması: Dünyada sadece Türkiye'de yetişmesi, biyolojik çeşitlilik açısından büyük önem taşır.

Genetik Çeşitlilik: Tek bir çiçekten üç veya dört tane meyve verebilmesi, genetik açıdan oldukça ilginç bir özelliktir.

Ekosistem İçin Önemi: Böcekler ve diğer canlılar için besin kaynağıdır. Toprağı zenginleştirerek ekosistemin dengesini sağlar.

Tıbbi Olasılıkları: İçeriğindeki bileşenler sayesinde ilaç sanayinde kullanılabileceği düşünülmektedir.

Eber sarısı, doğal yaşam alanlarının tahrip olması ve bilinçsiz toplanması nedeniyle nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle koruma altına alınmıştır. Eber sarısını toplamak yasal olarak yasaktır ve cezası oldukça ağırdır. Kurumaya yüz tutmuş Akşehir gölüne ve etrafında hayata tutunan baklagillerin kraliçesi ve şehrin endemik bitkisi 'Eber Sarısı'na sahip çıkmak boynumuzun borcudur. İnanın böyle bir coğrafyaya sahip olduğumuz için çok şanslıyız! Bunun kıymetini bilelim lütfen.

Sevgili Doğan Cüceloğlu'nun bir anısına saygı ve sevgiyle benzer şekilde ithafen bahsettiği gibi "Sen yavaş gidiyorsun diye hayat sana durup yol verecek değil evlat!" Artık devir milli bilincini ve çakralarını açma vaktidir.