Yüce Allah (c.c.) Kadir Gecesinde Kur’an’ı Hz. Peygambere indirerek, meleklerini yeryüzüne göndermiş ve o geceyi içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayrlı kılarak, ona müstesna bir değer vermiştir. Kadir Gecesinin kıymeti, Kur’an-ı Kerim’de açıkça anlatılır.

Yüce Allah’ın insanlara son hitabı ve evrensel mesajı olan Kur’an bu gecede inmeye başladı. Bu gece; kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, taştan, tahtadan ve helvadan yapılmış putların ilah kabul edildiği, zulmün her yeri sardığı ve cahiliye karanlığının çöktüğü diyarların İslam nuruyla tanışmaya, Kur’an’la aydınlanmaya ve Hz. Muhammed’in (s.a.s.) risaletiyle şereflenmeye başladığı bir gecedir.

Kadir Gecesinin Ramazan ayı içerisinde bir gece olduğu ayetle (Bakara, 2/185) sabit olmasına rağmen, Ramazan’ın hangi gecesine rastladığı bildirilmemiştir. Lakin bununla birlikte çeşitli hadis-i şeriflerde Ramazan’ın son on gecesinde, son on gününün tekli gecelerinde ve son yedi gece içerisinde veya 27. gecesinde aranması tavsiyesinde bulunulmuştur.

Kadir Gecesinin, Ramazan ayının hangi günü olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmamasının hikmetleri üzerinde duran alimler, Kadir Gecesinin net olarak bildirilmesi halinde Müslümanların sadece o geceyi ihya etmekle yetinme hatasına düşebileceklerini ifade etmişlerdir. Dolayısıyla bu kısmi belirsizlik sayesinde, müminlerin Kadir Gecesi ümidiyle bütün Ramazan gecelerini ibadet şuuruyla geçirmeleri istenmiş ve ayrıca, o gece tazimde aşırıya kaçılmasının da önüne geçilmek istenmiş olabilir.

Kadir Gecesine dair alametlerini bazı kaynaklar şöyle zikretmiştir. “Kadir Gecesi açık ve net bir gecedir. Sanki bu gecenin içinde ışıldayan bir ay vardır. Bu gece sakin, yağmursuz bir gecedir. Ne sıcaktır ne soğuktur ve yıldızsızdır. O gecenin sabahında güneş ışınları gözü almayacak şekilde doğar.”

Hz. Peygamber (s.a.s.) Ramazan ayını ve özellikle Kadir Gecesinin içinde olduğu son on günü, daha farklı ihya etme çabasında olurdu. Hz. Aişe (r.a.): “Hz. Peygamber (s.a.s.) Ramazan’ın son on gününde, başka zamanlarda hiç yapmadığı kadar taat ve ibadet yapmaya gayret ederdi.”

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bizlere her konuda örnek olduğu gibi bu gecenin değerlendirilmesi hususunda da örnek olmuş ve ümmetine bu gecenin kadrini kıymetini bilmeleri ve ihya etmeleri adına tavsiyelerde bulunmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.): “Kim Kadir Gecesinin faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” buyurmuştur.

Hz. Aişe (r.a.) Hz. Peygamber’e (s.a.s.) bu gece nasıl dua etmesi gerektiğini sormuş ve Rasulüllah (s.a.s.); “Allah’ım sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet.” şeklinde dua etmesini buyurmuştur.

Kadir gecesine has ibadet şekli olmamakla birlikte geceyi ihya edebilmek adına; kaza veya nafile namaz kılmak, zikir yapmak, işlenen günahlardan ötürü gözyaşları içinde pişmanlık duyarak içtenlikle tövbe etmek, Kur’an-ı Kerim okumak, çokça dua etmek, fakirleri, yetimleri, yaşlıları ve çocukları sevindirmek ve verdiği nimetlerden dolayı Allah’a şükrederek tefekkür etmek, samimiyetle nefis muhasebesi yaparak kendinizi sıfırdan hayata başlıyormuş gibi görmek şeklinde olabilir.

Cenab-ı mevla, tüm inananları şuurlu Müslümanlardan eylesin. İbadetleriniz bereketli olsun, ömrünüz sağlıklı geçsin. İnşaAllah...