Sanat Tarihçisi Ayşe Ulu Kurtaran, yayımladığı Akşehir’de Bir Müze: ‘’NASREDDİN HOCA ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ” başlıklı makalesinde; Akşehir’in 3 müzesi bulunan tek ilçe olduğunu belirterek, Müzeler Gününde Akşehirlileri Nasreddin Hoca Müzesini gezmeye davet etti.
Aksaray İli Kültür Envanterini hazırlayan ekip arasında yer alan ve Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde görev yapan Sanat Tarihçisi Ayşe Ulu Kurtaran’ın; Akşehir’de bulunan müzeler ve özelinde Nasreddin Hoca Müzesi üzerine yazmış olduğu makale şöyle:
“Akşehir bir ilçe olmasına rağmen bünyesinde üç müzesi bulunan tek ilçedir. Bu müzelerden kuşkusuz en çok bilineni, Kurtuluş Savaşının önemli bir parçası olan, Milli Kurtuluşumuz için zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz hazırlıklarının yapıldığı Batı Cephesi Karargah Müzesi’dir. İkinci olarak halkımız tarafından bilinen diğer müzemiz; Taş Medrese olarak bilinen Taş Eserler Müzesidir. Söz konusu Müze 1989 yılından beri ziyarete kapalı olup, bu yıl restorasyon çalışmaları tamamlanmış, teşhir tanzim çalışmaları sonunda bu yıl içinde ziyarete açılması Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce planlanmaktadır. Müzemiz Ziyarete açıldığında İslami Döneme ait taş eserler artık halkımızla buluşacaktır.
Akşehir, coğrafi konumu itibari ile Neolitik Çağdan başlayarak Osmanlıya kadar yoğun bir iskan görmüştür. Akşehir’de öyle bir Müze vardır ki, işte bu Müze Akşehir’in tarihi yolculuğuna ışık tutmaktadır. Bu müze ilçemizin üçüncü Müzesi olan Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’dir. Bu Müzemiz Selçuk Mahallesi yani Anıt Meydanından eski sokaklara açılan Ulu Cami Caddesi üzerinde, Ulu Caminin tam karşısında bulunmaktadır. Akşehir’in tarihine ışık tutan bu müze maalesef halkımızın çoğu tarafından hala bilinmemektedir. Sizlere bu Müzemiz hakkında bilgi vermek istiyorum.
Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesinin binası, I. Dünya Savaşı sıralarında, o dönemin Akşehir Sorgu Hakimlerinden Rüştü Bey tarafından yaptırılmıştır. Binanın yapımına Ermeni ustalarca başlanmış, Türk ustalar tarafından yapımı tamamlanmıştır (1904). Bodrum ve zemin kat üzerine iki katlı, ahşap taşıyıcılı, kerpiç ve taş malzemeli yapı ikiz planlı olarak tasarlanmış, yapının içindeki ahşap trabzanlı merdiven ile üst katlara çıkılmaktadır. Konak Rüştü Beyden sonra el değiştirmiş, 1989 yılında Kültür Bakanlığınca kamulaştırılmış, 1992 yılında onarıma başlanmış, uzun süren restorasyon işlerinden sonra 2006 yılında Müze olarak ziyarete açılmıştır.
Söz konusu Müzemizde Akşehir’in geniş tarihine ışık tutan Akşehir köy kasaba ve köylerinde bulunan Neolitik Çağdan sonra Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Lidya, Pers, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. Bunların dışında Anadolu’daki önemli yerleşim yerlerinden biri olan ‘’Çatalhöyük’’ kazılarından elde edilen buluntular da müzemizde halkla buluşmaktadır. Genel olarak bakmak gerekirse; toplam 12 odadan oluşan Müzenin 1.Katında Arkeolojik Eserler, 2.Katında ise Etnografik eserler sergilenmektedir.
Bu konuda Müzemiz hakkında yeterince bilgi verdiğimi düşünüyorum. Artık daha fazlasını, Müzemizi ziyaret ederek yerinde görmeniz daha doğru olacaktır. Bugüne kadar müzemizi gezmeyen halkımızı ziyarete bekliyoruz. Her yıl 18 Mayıs ‘’Müzeler Günü’’ tüm yurtta kutlanmaktadır. Bu sebeple sizleri bu tarihlerde Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzemizi ziyarete bekliyoruz. Bu arada hatırlatayım; Müzemiz haftanın 7 günü, 08:00-16:50 saatleri arasında ziyarete açık olup ücretsizdir. ‘’Philomelion’’dan Akşehir’e uzanan tarihi yolculuk için önce sizlerin gelip gezmenizi, daha sonra misafirlerinizi gezdirerek onlara İlçemizi tanıtmanızı öneririm.”